Hamam Böceği Ve Karınca İçin İlaç
-
@DracuLax
Tarım ilacı satan bayilerden xxx-Pellet isimli küçük pakette ürün alman yeterli. (ev bahçeliyse)
-
Balkona biber ektim bu yaz. :D Yaprak biti dadandı. Beraberinde de karıncalar geldi. Galiba Mostar adında bir tarım ilacıydı. Mavi renk belki bir çay kaşığı kadar cam sil şişesine ektim suyla karıştırdım çok az kullandım. 3 ay boyunca ne bit ne karınca gördüm. Yalnız son birkaç gündür yine yaprak bitleri küçük küçük çıkıyor sanki.
-
ComputerWolf bunu yazdı
@DracuLax
Tarım ilacı satan bayilerden xxx-Pellet isimli küçük pakette ürün alman yeterli. (ev bahçeliyse)
Tesekur ederim kardeşim Deneyeceğim Evet Bahçeli Ve Kuyu var..
-
MATH bunu yazdı
Balkona biber ektim bu yaz. :D Yaprak biti dadandı. Beraberinde de karıncalar geldi. Galiba Mostar adında bir tarım ilacıydı. Mavi renk belki bir çay kaşığı kadar cam sil şişesine ektim suyla karıştırdım çok az kullandım. 3 ay boyunca ne bit ne karınca gördüm. Yalnız son birkaç gündür yine yaprak bitleri küçük küçük çıkıyor sanki.
Hacı, bitleri karıncalar taşıyor
-
ComputerWolf bunu yazdı
Böcek karınca ne anlam çıkaracak ve kaçacak?
﴾97﴿Yoksa o ülkenin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi idiler?
﴾98﴿Veya o ülke halkının güpegündüz eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceği konusunda güvenceleri mi vardı?
﴾99﴿Allah’ın ansızın gelen azabından emin mi oldular? Fakat ziyana uğrayan topluluktan başkası Allah’ın azabından emin olamaz.
Müfessirler genellikle ehlü’l-kurâ ifadesini “geçmiş milletler” diye anlamışlarsa da; bunun, başta Mekkeliler olmak üzere bütün yerleşim birimlerinin insanlarını kapsadığını düşünmek Kur’ân-ı Kerîm’in maksadına daha uygun düşer (Elmalılı, III, 2220). Hatta göçebe insanları da bunun içinde düşünmek gerekir. Böylece söz konusu âyetler bütün insanlar için bir uyarı anlamı taşımaktadır. Buna göre Allah, inkârcıyı ve isyankârı vaktini haber vererek cezalandırmaz. Nitekim sözlükte “hile, tuzak” anlamına gelen mekr kelimesi, Allah’a nisbet edildiğinde “O’nun günahkârlara mühlet vermesi ve onları farkında olmadan, beklenmedik bir anda cezalandırması” veya bu şekilde “ansızın gelen ceza” mânasında kullanılır. Yukarıdaki âyetlerde bu şekilde cezaya uğrayıp yok olan, yurtları harabeye dönen, tarihe karışan eski toplumlardan birkaç örnek verildi. Bu durum karşısında, fıtratlarındaki akıl, fikir ve ibret alma yeteneklerini kullanmayıp hüsranı hak eden, kendilerine kötülük eden inkârcılar, sadece onlar, böyle bir ceza kaygısı ve beklentisi içinde olmadan, temelsiz bir güvenlik duygusuyla her türlü kötülüğü rahatlıkla işlerler. Bu âyetlerde açıkça belirtilmemekle birlikte, ifadenin gelişinden anlaşıldığına göre, müminler ise, inkârcıların aksine, yüce Allah’ın rahmeti gibi azabının da hak olduğuna inandıkları için, daima O’nun gazabına ve azabına uğrama endişesi içinde yaşarlar. Kur’ân-ı Kerîm’deki takvâ, havf, haşyet, rehbet, hazer gibi kelimelerle dile getirilen bu endişe, sarsılmaz imanın ruhlarda meydana getirdiği olumlu, yapıcı, insanı her türlü kötülüklerden alıkoyup iyilikler yapmaya sevkeden kaygı ve korku şeklindeki yüksek dinî ve ahlâkî duyguyu ifade eder. İyi mümin ve iyi insan gibi iyi ümmet ve iyi toplum da ancak bu yüce duygunun vicdanlara hâkim olmasıyla gerçekleşir.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 561