




Adı Serdar Çiçek, Hala Hayatta
-
Adı Serdar Çiçek, Hala Hayatta
Kenan, tek başına bir birahanede maç seyrediyor -yalnız olduğu için; kaçan pozisyonlara küfredemiyor, atılan gollere sevinemiyordu. Zaten hayatı boyunca hiç sevinememişti de. Anne ve babası hakkında pek bir fikri yoktu, yenge dediği bir kadının yanında büyümüştü, adı Hülya’ydı herhalde, tam emin değildi -yenge diyordu sadece. Maçta son anlara yaklaşılırken telefonu çaldı, tanımadığı bir numaraydı, açtı ve hesaba yirmi lira attıktan sonra koşarak oradan uzaklaştı. Hastanenin kapısının önü mahşer yeri gibiydi. Adamın biri kaza yapmış, parçalarını dikmeye çalışıyorlardı ama yengesi daha önemliydi onun için. Gizli kalp dediler, ne olduğunu bilmedikleri için. Azrail’in modernleşmiş ismi işte, “He,” dedi. Bir-iki kere elektroşok verdiler ama nafile, kadın öteki tarafa tek yönlü bileti almıştı. Sabaha karşı yengesinin bedenini defnedilmek üzere aldı, öğle vaktinde de hastane yakınlarında bir mezarlığa götürdü.
Biraz ileride bir cenaze daha vardı, o parçalanan adamın dikim işi bitmişti herhalde. Kenan, “Adalete bak be. Biri parçalanır, diğeri uyur gibi ölür. Ölümün bile afilisini hak etmiyoruz biz,” diye düşünürken bir de adamın dev gibi fotoğrafını bastırmışlardı. Dağınık saçlı, gözlüklü bir adamdı.
Yengesinin üzerinden çıkan, elli lira ile taksiye bindi ve bir meyhanenin önünde indi. Cebinden bir kısa Parliament çıkardı. Sigara zammından sonra Winston içmeye başlamıştı ama onun da tadı, Parliament’ten sonra saman gibi gelince tekrar döndü eski alışkanlığına. İki duble rakı içtikten sonra çıktı ve eve gitti. Balkonda oturdu, küçükken yiyip de bahçeye attığı erik çekirdeklerinden çıkan küçük erik fidanlarına baktı. Yaktığı sigaralar birbirini izlerken paketin bittiğini anladı, aşağıda top oynayan çocuklara seslendi. Kapıya gelen çocuklara yedi lira verdi ve gönderdi. Kısa bir süre sonra kapıya gelen çocuklardan, tıknaz olanı, “Abi Parliament on milyonmuş, biz de Winston aldık,” dedi. Eski dostu peşini bırakmamıştı, vur dibine gitsin dedi ve yaktı bir Winston. Sigara değil, Winston.
Ev bir boş gelmişti o akşam ona, arkadan Fatmagül sesinin gelmeyişindendi herhalde.
Saat 12 gibi dışarı çıktı ve boş boş yürümeye başladı. Yine, “Yarın her şey çok güzel olacak…” diye düşündü. Bunu çocukluğundan beri düşünüyordu ama daha hiçbir belirti yoktu ortada. Belki de hep dünde kaldığı, bir türlü bugünü yani dünün yarınını yaşayamadığı içindi. Sağ tarafta öpüşen ergen çift dikkatini dağıttı. Sigara almak için elini cebine attığında fark etti anahtarını unuttuğunu.
Otele gidecek parası yoktu, benzin istasyonunun tuvaletine gitti. İki buçuk saat sonra temizlikçi onu kovaladı.
“İt misin çakal mısın lan? Ne işin var bu saatte, siktir ol git pezevenk!”
Saat üç olmuştu. Polis arabası önünden geçti, polis dik dik baktı ama onu çevirmedi. Geceleri sokakta gezmek için fazla temiz yüzlü olduğunu o vakit anladı. Geceleri sokakta yürüyen herkesi potansiyel suçlu olarak gören polis bile anlamıştı onun zararsız olduğunu. Anlaşılan kelle koltukta bir gece geçirecekti temiz yüzlü Kenan.
Mezarlığın arkasındaki parka gitti; önce salıncaklara, sonra da banka oturdu. Yarım saat sonra dağınık saçlı, gözlüklü ve donuk yüzlü bir adam geldi yanına. Kenan korkudan tir tir titriyordu, verecek bir canı bir de çakmağı vardı çünkü. Acaba hangisini isteyecekti üstü başı toz toprak içinde olan bu adam. “Kardeş ateş var mı?” derin bir oh çekti. Üzerinde nazar boncuğu olan çakmağını verdi. Adamı bir yerden tanıyordu ama nereden…
“Buraları tekin değildir kardeş. Ne ararsın gece gece? “ Kenan’da jeton düştü hemen. Dağınık saçlar, gözlük ve bileğindeki dikiş izleri… Mezarlıktaki adamdı, parçalanan. İsmini hatırlamaya çalıştı, korkudan beti benzi atmıştı.
“Ulan gaspçı diye korktuk, hortlak çıktı karşımıza. Ne bok yerim lan ben şimdi?” hem bunları, hem de adamın adını düşünüyordu. Korkuya daha fazla dayanamadı ve fırlayarak ayağa kalktı. “Sen ölüsün lan. Sabah gördüm seni. Mezarlıkta!” bir şey söylemek için dudaklarını oynattı ama söyleyeceği şeyi bir türlü hatırlayamadı. Beynindeki hücreler kendi aralarında konuşuyorlardı, “Neydi ulan şu adamın adı?!”
“Sakin ol kardeş. Ben Serdar Çiçek. Hala hayattayım. Ölmedim daha.” Parçalar şimdi birleşti. Hemşirenin o tiz sesi çınladı kulaklarında. “Serdar Çiçek de ex olmuş. He bir de Fulya Tüfek, o da ex…” yengesinin adının Fulya olduğunu da o an hatırladı.
“Serdar Çiçek! Serdar Çiçek! Ölüsün ulan sen. Ölüsün. Siktir lan.” Tekrarlayarak kaçtı oradan. İlk defa yanılmamıştı. Bugüne kadar hep yanılmış, bir kere bile, “Ben demiştim bak…” diyememişti. Kenan’ın gözden kayboluşunu izleyen Serdar da mezarlığa geri döndü. Yerini yadırgadığı için uyanmıştı büyük ihtimalle. Başka bir yatak, başka bir yastık bile kabuslar görmesine sebep olurken, toprak, tahtalar ve börtü-böcek hayli germişti onu…
Kenan o korku ile koşarak uzaklaşırken, yengesine selam bile gönderememişti Serdar ile. Vefasızlık, başka ne olacak…
Kerem YÜKSELOĞLU
Yayınlamayı düşündüğüm kısa dizim öncesinde çerezlik bir hikaye arkadaşlar. Değerli vaktinizi çalmamışımdır umarım.
-
Ne Münasebet bilakis hoşuma gitti.. Yazım Üslubun fena değil. Daha iyisini bekliyorum.
-
klavyene saglık guzel yazmısın tek solukta okudum wallaha :)
ustura tarafından 28/Ağu/12 20:01 tarihinde düzenlenmiştir -
Sigara değil winston..
-
winston iyidir lan
-
bende beğendim. eline sağlık.
-
yorumlardan sonra ben de okudum ve beğendim gerçekten. Sadece şu "Sigara zammından sonra Winston içmeye başlamıştı ama onun da tadı, Parliament’ten sonra saman gibi gelince tekrar döndü eski alışkanlığına." kısmında biraz acemilik gibi hissettim. Ama güzel kısa. Romanlaştırılamaz ama.
-
Kelime akışı çok güzel bende çok beğendim ama tek bir sorun var adam çakmağı istediği andan sonrasını biraz daha kurgula
daha iyisini yapabilirsin oraya kadar olan yazdığın herşey çok güzel gerisini derle topla güzel bir son yaz buram buram zeka ve argo koksun
uzun zamandır burada hiç bu kadar uzun bir yazı okumamıştım..
-
ShockMan bunu yazdı
Ne Münasebet bilakis hoşuma gitti.. Yazım Üslubun fena değil. Daha iyisini bekliyorum.
hocam birtek benim mi dikkatimi çekiyor bilmiyorum ama bu babacan tavrın kanımı kaynatıyor
-
CAgAtAy bunu yazdıShockMan bunu yazdı
Ne Münasebet bilakis hoşuma gitti.. Yazım Üslubun fena değil. Daha iyisini bekliyorum.
hocam birtek benim mi dikkatimi çekiyor bilmiyorum ama bu babacan tavrın kanımı kaynatıyor
Eyvalla Vallahi Yapımız Aynen Budur... Normalde de Aynıyım. Teşekkürler..
-
Beğenen dostlara sonsuz teşekkürler. Elimden geldiğince yapıyorum bir şeyler işte, arada hatalarım varsa affola dalgınlık.
Doğrudur hocam. Dikkatimin dağıldığı sırada çıkıyor ortaya öyle cümleler. Eyvallah yorumun için.
@diCk
Aynı eleştriyi birkaç kişiden daha aldım. Öyle özenerek yazdığım bir şey değildi sonlarda da baktım fazla uzayacak, detaya girmeden kısa keseyim dedim. Yeni bir tane daha yayınlayacağım, o dediğin argo kokusu onda da var zeka hususunda da sizin takdirinize kalmış.