Amerika Egede Elektronik Ağ Kurmuş
-
Bir dönem Türkiye ile Yunanistan'ı savaşın eşiğine getiren Kardak krizinden 15 yıl sonra, dönemin önemli isimlerinden eski Dışişleri Bakanı Teodoros Pangalos'tan önemli itiraflar geldi.
Şimdiki kabinede, Başbakan yardımcılığı görevini yürüten Pangalos, "Crash" dergisine verdiği demeçte, Kardak krizinde yaşananları Atina için "askeri açıdan ağır bir yenilgi" olarak niteledi.
Pangalos, Türk SAT komandolarının Kardak'daki iki kayalıktan birisini ele geçirmelerinden dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Amiral Hristos Limberis'i sorumlu tuttu:
"Evet, askeri açıdan ağır bir yenilgi idi. Kriz gecesi Başbakan Kostas Simitis, Amiral Limberis'e burada söylenemeyecek sözler sarfetti. Limberis o anda istifasını sundu. Ben de 'Amiral operasyonlar devam ederken nasıl istifa edersin?' diye bağırıyordum."
Pangalos, Kardak krizi sırasında perde arkasında yaşananları da anlattı; Türk ve Yunan savaş uçaklarının karşılıklı saldırıda bulunmaması için Amerikalıların, elektronik sistemleri kilitlediğini öne sürdü:
"5-6 yıl sonra dönemin ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrooke ile buluştuk. Bana, Kardak krizi sırasında tek insan kaybı bile olmaması için, Türk ve Yunan savaş gemilerinden fırlatılacak roket ve bombaların hedefleri vuramayacağı şekilde, Amerikalıların tüm Ege'yi elektronik cihazlarla kitlediklerini anlattı. Amerikalılar tek bir savaş gemisinin bile vurulmaması için tüm tedbirleri almıştı."
Pangalos'un açıklamaları Kardak krizi ile sınırlı kalmadı. 1999'da Öcalan'ın yakalanması sırasında yaşananlar için de önemli açıklamalar yaptı:
"Öcalan için vicdanım rahat. O bir halk mücahidi değildi. O bir çarpışmada ölmedi. O tabanları yağlamayı tercih eden bir Stalinci idi. Yine de Öcalan'ı kurtarmaya çalıştım. Ancak Başbakan Simitis önerilerimi kabul etmedi. Zaten o zaman da aramızdaki ilişkiler koptu."
Pangalos, "Öcalan skandalı" sırasında Dışişleri Bakan Yardımcısı olan bugünkü Başbakan Yorgo Papandreu'nun durumdan pek haberi olmadığını da söyledi.kaynak: http://haber.mynet.com/detay/dunya/15-yil-sonra-gelen-kardak-itirafi/563805
-
Yunanlıları yemişler baba :) bizimkiler o dönemde uçakla falan değil tekme tokat giricekti birbirine zaten
-
:/ abi mynette okuduğum bütün haberler tahribatta yayınlanıyor ama...
-
big brother olaya el koymuş demek :D
-
bunu bilmeyen yok Hurşit TOLON da dahil bunu hep söylüyor. Necmettin ERBAKAN da söyledi, tv de çıkan havacı bir albayda söyledi bir çok asker söyledi bunları. milli projeler geliştirilmedikçe ve biz bu abd ürünlerini kullanır durumda oldukça hiçbir güvenliğimiz yok. İstediği zaman işgale uğrayabiliriz.
-
Saçmalık... Türk donanması o gece Kardak kayaklıkları etrafındaki Yunan blokajını yardı ve batıdaki adacığa asker çıkardı. Yunan'ların ruhu bile duymadı. Sabaha karşı ABD'den gelen telefonla durumu öğrenince tası tarağı toplayıp geri çekildiler. 2 ordu birbiririn boğazına sarılmışken Amerikan ordusu gelipte elektronik karıştırma yapamazdı. Yunan ordusuna karşı elektronik karıştırma yapıldıysa biz yapmışızdır.
-
En başta söylemekte fayda var... Dış politikada o zaman olduğundan daha çok bugün abd ve batıya bağımlıyız.
içerde olan işbirlikçiler saolsun (!)
Kardak Krizi
Kardak Krizi Ocak 1996'da Yunanistan ile Türkiye arasında Türk bandıralı bir geminin Kardak Kayalıkları'nda karaya oturması sonucu Türk ve Yunan kurtarma ekipleri arasında anlaşmazlık çıkınca patlayan krizdir ve iki ülkeyi savaşın eşiğine getirmiştir.
Figen Akat isimli Türk gemisi 25 Aralık 1995 tarihinde Ege Denizi'ndeki Kardak Kayalıkları'nda karaya oturdu. Bu olaydan sonra Yunanistan, deniz kazasının kendi karasularında olduğunu ileri sürdü. Türkiye ise, sözkonusu adaların kendisine ait olduğunu belirtti.
Yunanlar, bir süre sonra Kardak'a asker çıkarıp, bayrak dikti. Bunun üzerine iki ülkenin deniz kuvvetleri, adanın çevresinde konuşlandı.
Başbakan Tansu Çiller, "O bayrak iner, o asker gider!" diyerek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin savaşa hazır olduğunu ima etti ve 30 Ocak 1996 gecesi adaya asker çıkarılmasını istedi. Türk SAT veSAS Komandoları Kardak’ı kuşatmış olan Yunan donanmasının arasından geçerek hemen yandaki ikinci adaya gece operasyonu ile çıkıp Türk bayrağını diktiler. Daha sonra Bill Clinton'un telefonu ve Amerikan delegesi Richard Holbrooke ile NATO Genel Sekreteri Javier Solana girişimleriyle tansiyon düşürülmüş ve kriz öncesi duruma dönülmüştür.Yunanistan Kardak'ta elektronik harple felç oldu
Simitis'in, ''Türk komandolarının ikinci Kardak'a çıkışını 4 saat sonra fark ettik'' itirafı, gözleri yeniden 31 Ocak 1996 gecesine çevirdi. Gerçekten de o gece Türk komandoları, Yunanları atlatarak Kardak'a nasıl çıkmıştı?
Bodrum semalarına askeri uçak inişe geçtiğinde, heyecan ve tedirginlik hâkimdi ortama! Subay rütbesindeki 22 SAT ve SAS komandosu hâlâ görevlerinin ne olduğunu bilmiyorlardı. Ama bilinen tek şey Yunanistan’la bir kriz yaşandığıydı. Görev planı, Savaş Harekât Merkezi’nden henüz bildirilmemişti. Gümüşlük Limanı’na askeri otobüsle geldiklerinde ise silah ve malzemelerinin başka bir araçla geldiğini gördüler. Saatler artık gece yarısıydı, 3 adet bot şişirildi. Gece görüşlü silahları bir kez daha kontrol edildi, mermiler, yedek şarjörler yüklendi, en önemlisi susturucular takıldı ve emir geldi: “Kardak’a çıkıyorsunuz!” 22 komandodan 18’i altışar kişilik ekipler halinde 3 bota bindiler. Diğer 4 kişiyse harekât merkezinde kaldı. Operasyonun adı ‘Yunus 1’di. Botlar, ışıkları söndürülmüş gemilerin arkasından kendilerini bekleyen Sahil Güvenlik botunun arkasına takıldılar. Saatler 02.00’yi gösterirken Kardak’ta 18 Türk komandosu yerini almıştı ve operasyon tamamdı.31 Ocak 1996’nın ilk saatlerinde Türkiye ile Yunanistan arasında savaşın eşiğine gelinen gecenin, askeri anlamda bilinen tek öyküsü böyleydi. Tam 9 yıldır Türk askerinin Yunanistan gemilerini ve savunmasını atlatarak Kardak’a nasıl sızdığı asla bilinemedi. Geçen hafta, Kardak krizi sırasında Yunanistan Başbakanı olan Kostas Simitis’in yazdığı ‘Yaratıcı Bir Yunanistan İçin Siyaset’ adlı kitap piyasaya çıktığında, bu ‘sır’ tekrar gündeme geldi. Yunanistan’ın kriz dönemindeki tek yetkilisi Simitis, 4 saatlik bir kayıp zamandan bahsediyor, Yunanistan savunmasının zafiyetinin itirafına kitabında yer veriyordu. Simitis’in hâlâ yanıtını bulamadığı konu şuydu: “Bu olayın Yunan kuvvetleri tarafından 4 saatlik bir gecikmeyle anlaşılmış olmasından dolayı büyük şok altındaydık. Gözümüzü açanın ABD olmasından son derece rahatsızdık. Kardak krizi Yunanistan'ın zafiyetlerini ortaya çıkardı.”
Dokuz yıllık sırra ilişkin ilk itiraf Yunanistan’dan geldi. Halen Türk komandolarının Kardak’a nasıl çıktığı, özellikle Yunanlar tarafından merakla araştırılıyor. Bu olayın en gizemli tarafı ise aslında işin askeri boyutu. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu operasyonu nasıl yürüttüğü, Yunanistan’ı nasıl ‘tufaya düşürdüğü’ bir sır perdesi adeta...Simitis’in kitabında sorduğu ama cevabını bulamadığı sırrı Tempo açıklıyor. Kardak krizi döneminde aktif görev alan bir askeri kaynağının verdiği bilgiler, Yunanistan’ın eski Başbakanı Simitis’in merak ettiği 4 saatlik kayıp zamana ilişkin gizemi çözüyor; aynı zamanda Türkiye adına önemli bir askeri sırrın da deşifresi anlamına geliyor.
Olayın tüm detaylarını ‘askeri sır’ olması nedeniyle vermek mümkün değil; ama Yunanistan tamamen ‘elektronik harp’ yöntemiyle etkisiz hale getirildi. Dijital saldırılarla Yunanistan gemilerinin tüm elektronik sistemi ‘felç edildi’. Kamuoyuna o dönemde aktarılan bilgilere göre, Yunanistan’ın en büyük deniz üssü Salamina’dan Kardak’a ulaşmak üzere yola çıkarılan gemilerin büyük bir bölümü çeşitli arızalarla yolda kalmıştı. Yola devam edenlerin de hızları ve savaş kapasiteleri sorunluydu.
Hedef, Yunan askeri sistemini bozmak
Kardak krizinin yaşandığı dönemde, Donanma Komutanlığı Gölcük’teydi. (1999 yılındaki depremden sonra merkez İzmir’e kaydırıldı.) Türkiye’nin en önemli savaş gemileri, firkateynleri ve denizaltıları burada konuşlandırılıyordu. Yavuz sınıfı firkateynler olan F240, 241, 242 hemen Gölcük’ten bölgeye sevk edildi. Alman-Türk ortak yapımı olan ve bünyesinde Savaş Harekât Merkezi de bulunan bu firkateynlerin kimsenin bilmediği bir özelliği de ‘elektronik harp’ yeteneğine sahip olmalarıydı. Bu şekilde ne düşmana yakalanılıyor, ne de karşı taraftan füzelere karşı bir savunma gelebiliyordu.
Gölcük’teki donanma karargâhından o ‘büyük gece’, yani 30 Ocak gecesi emir gelmişti. Emri takiben, 2 saat içinde D-346 numaralı Alçıtepe muhribi hariç, tüm gemiler alargaya çekildi.
D-346 ise tersanede bakımdaydı. ABD yapımı bu muhrip daha sonra ‘jilet’ oldu. Eski ama vurucu güçlerden biriydi. Tüm donanması Ege sahillerindeydi. Marmaris Aksas Deniz Üssü, Foça Özel Eğitim Merkezi alarm durumunda adeta savaşa hazırlık yapıyordu. TSK planını yapmıştı. En ufak ateşe cevap verilecek, ABD bile karışamayacaktı. O gece Tansu Çiller başkanlığında toplanıldı. Ordunun durumu, Yunanistan’la savaşın ayrıntıları konuşuldu. SAT ve SAS komandolarının Kardak’a çıkmasına karar verildi.
9 yıllık sırrın ayrıntıları arasında yer alan bilgiye göre, mayın tarama gemisi görünümündeki dünyanın en gelişmiş teknolojisine sahip gemiler bölgede Yunanistan askeri sistemini bozmak üzere faaliyet içindeydiler. Hatta bu gemilerden Yunanistan telsiz ve telefon bağlantıları bile dinleniyordu. Hatta ilginç bir anekdot daha: Bir Türk denizatlısı, Atina açıklarına kadar gidip görevini tamamlayıp dönebilecek yeteneğe sahiptir.
Bilinmeyen başka bir ayrıntıya göreyse, Yunan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na Türk timinin adaya çıkacağı ve hepsinin öldürülmesi emrinin verildiği. Operasyonu haber almışlardı. Fakat Türk askerinde önemli bir istihbarat daha vardı. O da adaya çıkan Yunan askerlerinin teçhizat olarak yetersiz olduklarıydı. Hatta nereye gittiklerini bilmeden çok ani bir şekilde adaya çıkarılmışlardı. Pillerinin bile olmadığı bilgisi, Türk askeri istihbaratının elindeydi! Gece görüşleri çalışmıyordu. Sadece gemilerinin sonar ve radarlarıyla etrafı tarıyorlardı. F242 Yavuz tipi firkateyninden, karşı tarafın elektronik sistemlerini bozmak için saldırı yapıldı. 7 kişilik bir ekip 2.5 saat içinde düşman sistemini felç etti. 3 botla 18 kişilik komando timi adaya doğru yola çıktı, Yunan deniz kuvvetlerinin arasından geçip adaya çıktı. Yunanlar bunu ancak sabah saat 05.00 sıralarında fark etmişlerdi! Yunan sistemlerinin bozulmasının askeri anlamda üç sonucu vardı. Elde ettiğimiz bilgiye göre bunlar şu şekilde yorumlanıyordu:
1. Yunan donanması için büyük bir zafiyetti. Kontrollerindeki bir bölgeye 18 kişilik düşman timi sızıyor ve tüm Yunan donanması savaş durumunda!
2. Tüm elektronik sistemleri felç edildi. Mesela gemilerde füzeye karşı sistem vardır, füze gelirken radarda görünür ve gemiden metal parçaları fırlar, füzenin yönünü şaşırtıp hed*Bu Sözcük Yasak**Bu Sözcük Yasak**Bu Sözcük Yasak* çarpmaması sağlanır. Tüm sistemleri devre dışı kaldı ve sabah 05.00’e kadar Türk timinin adada olduğunu anlayamadılar.
3. Büyük bir prestij kaybı oldu, kansız şekilde bitti ama her ne şekilde olursa olsun Yunan Deniz Kuvvetleri çok büyük zarar görecekti, Gümüşlük sahili o sabah batarya doldu.
Kardak krizinin ardından 7 Şubat 1996 günü Genelkurmay Başkanı Hristos Limberis görevden alındı. Yunanistan, 9 yıldır bu sırrı çözemedi. Kardak krizinden ortaya çıkan sonuç şuydu: Türk ordusu Yunanistan’ı alt edebilecek güç ve teknolojiye sahipti...
-
Bizimkiler elektronik karartma yapmış tıpkı Irak savaşında Tsk'nın Kuzey Irak'a yaptığı gibi, İsrail'in Mavi Marmara gemisine yaptığı gibi..
-
Balyoz99 bunu yazdı:
-----------------------------
Saçmalık... Türk donanması o gece Kardak kayaklıkları etrafındaki Yunan blokajını yardı ve batıdaki adacığa asker çıkardı. Yunan'ların ruhu bile duymadı. Sabaha karşı ABD'den gelen telefonla durumu öğrenince tası tarağı toplayıp geri çekildiler. 2 ordu birbiririn boğazına sarılmışken Amerikan ordusu gelipte elektronik karıştırma yapamazdı. Yunan ordusuna karşı elektronik karıştırma yapıldıysa biz yapmışızdır.
-----------------------------WAY BEEEEEE biz neymıişıs beee!!!! ya sen hayal dunyasında yasıyorsun hala yada okudugn metal fırtına kıtabının hala etkısındesın!!!
-
cuneyd bunu yazdı:
-----------------------------
big brother olaya el koymuş demek :D
----------------------------- -
peki şuan kimin elinde bu kayalıklar?