Kapak Yapma ?

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ehveniser
    ehveniser's avatar
    Kayıt Tarihi: 21/Ağustos/2008
    Erkek

    evet,laf dalaşında gayet iyi oluyor,sizin bildiğiniz genel kalıplar var mı ?

    mesela adam sana şöle diyince şöle de vs..

     


    Koca hestiy aya bedenem ?
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    stillalive
    stillalive's avatar
    Kayıt Tarihi: 06/Mart/2007
    Erkek

    tarihten örnekler verebilirim

     

    ALDIĞIMIZ FİYATA
    Keçecizâde'nin Rusya'da bulunduğu sıralarda Rus Çarı, Keçecizâde Fuad Paşa'ya takılır:
    - Paşa şu Girit'i satsanız!
    - Hay hay, satalım ekselans
    - Kaça satarsınız?
    - Aldığımız fiyata
    Girit'in yirmi seneyi aşkın bir zamanda ve binlerce şehitle alındığını bilen Çar sararır.

     

    BİZ DE ONLARA YAKLAŞIYORUZ
    Sulltan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
    - 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
    Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
    - Biz de onlara yaklaşıyoruz. 

     

    AÇLIK
    Fatih, hocası Akşemseddin'e sorar:- İnsan açlığa ne kadar dayanabilir?
    Akşemsettin cevap verir:- Ölünceye kadar

    ADAMA GÖRE ADAM
    İncili Çavuş, Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralına gönderildiğinde, elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış.
    Kral, bunları görünce dayanamayıp:
    - Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı? diye sorunca, İncili Çavuş:
    - Osmanlılar, adama göre adam gönderirler, cevabını vermiş. Beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek.

    AHMET MÜSADE ETMEZ
    Sadrazam Keçecizade Fuad Paşa'ya yetmişlik bir kadının otuz yaşında bir gençle evlenmek istediğinden bahsetmişler. Paşa hemen:
    - Ahmet müsaade etmez, demiş. Sormuşlar
    - Hangi Ahmet
    - Karaca Ahmet.

    AK SAKALLI
    Varna Savaşı'nda muharebe meydanında gezen II. Murad, düşman askerlerinin hep genç olduğunu görür. Komutanlarından birine sorar. "Garip değil mi? Bu kadar ölünün içinde hiç ak sakallı görmedim. Hepsi genç, hepsi taze!" Komutan şu cevabı verir:
    - Padişahım! İçlerinde bir ak sakallı olsaydı, başlarına bu felâket gelir miydi?

    AKIL VERGİSİ
    Dostlarında biri, Fransız kralı 15. Lui' ye:
    - Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
    Kral, alaylı alaylı gülerek:
    - Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.

    BİLMEK İÇİN ÖĞRENMEK
    Tarih biyografisi ve monografi sahalarında erişilmesi çok güç bilgisiyle, dünya çapında bir şahsiyet olan İbnülemin Mahmud Kemâl (İnal) a sormuşlar:
    - "Sizdeki bilginin çok azına sahib olmalarına rağmen sizden çok daha fazla tanınanlar var. Bunun sebebi nedir?"
    Şöyle cevap vermiş:
    - Ben bilmek için öğrendim, onlarsa bilinmek için!

    BİZ HAZIRIZ
    Günlerden birgün İtalyan büyükelçisi Ata ile görüşmek ister ve huzura davet edilir. O günün muhtelif ekonomik-siyasi konuları hakkında konuşulduktan sonra büyükelçi: '' Ekselans dün Roma ile yaptığım bir görüşmede hükümetimizin Hatay'ı almak istediği kararını size iletmem söylendi.'' der. Odada bir an sessizlik olur. Ata büyükelçiye birşeyler daha ikram eder ve iki dakika odadakiler ile başbaşa bırakır. Döndüğünde ayağında çizmeleri, üzerinde mareşal üniforması ve belinde tabancası vardır. Doğru masasına gider, manyetolu telefondan Mareşal Fevzi Çakmak'ın bağlanmasını ister ve Çakmak'a:'' Paşa İtalyan dostlarımız Hatay'a gelmek istiyorlar hazır mıyız?'' der. Fevzi Çakmak durumu anlar ve '' Biz hazırız Paşam. '' diye yanıtlar. Ata büyükelçiye döner ve: '' Biz hazırmışız, hükümetinize söyleyin isterlerse Hatay'ı gelip alabilirler.''

    BÖYLE KORUNUR
    Çok değerli olan kütüphanesini millete vakfeden Koca Ragıp Paşa, onların bakımı için tanıdıklarından birini memur tayin eder. Bir gün ansızın kütüphanesini ziyarete giden Paşa, etrafı ve kitapları toz, toprak içinde bulunca canı çok sıkılır ve belli etmemeye çalışarak:
    -Seni tebrik ederim yavrum, der. Gerçekten de gerçekten de emniyetli bir adammışsın. Teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, âferin!

    CAİZE
    Şair Ebu Dellame ile Halife Mehdi arasında şöyle bir vakıa geçmiştir: Ebu Dellame, Abbasi hükümdarlarına bir kaside takdim eder. Halife kasideyi pek beğenir:
    - Sana bu kasiden için ne caize vereyim?
    - Efendimiz bendeniz bir av köpeği isterim.
    - Bu kadar güzel bir kasidenin caizesi bir av köpeği olur mu?
    - Efendim kulunuz böyle istiyor.
    Halife Mehdi işe şaşar, ama şairi de kırmak istemez:
    - Peki, istediğin gibi sana bir av köpeği versinler.
    - Fakat Efendim bendeniz ava ne ile gideceğim?
    - Hakkın var bir de at versinler.
    - Ata nasıl bineceğim?
    - Doğru, güzel bir eğer takımı da versinler.
    - Efendimiz ata kim bakacak?
    - Haklısın, bir de köle versinler.
    - Ama Efendim ben atı nerede barındıracağım?
    - Bir de ahır versinler.
    - Köleyi nerede yatırayım?
    - Bir ev versinler.
    - Bu kadar halkı ne ile doyuracağım?
    - Bin altın da haçlık versinler.
    - Efendim...
    Halife Mehdi şairin sözünü kesmiş:
    Eğer masrafı idare etmeye bir kethüda, hesapları tutmaya bir katip istersen köpeği geri alırım ha!..

    ÇANAKKALE İÇİNDE
    İngiliz garson, Türk müşteriye:
    -Çanakkalede çok askerimizi öldürdüğünüz için sizleri pek sevmeyiz deyince, bizimkinden gayet soğukkanlı bir şekilde şu cevabı almış:
    -Orada ne işiniz vardı?

    DERDİN DEVASIZI...
    İbn-i Sinâ ya:
    - Dünyada devâsı olmayan bir dert var mıdır? diye sorduklarında:
    - Derdin devâsızı, iyinin kötüye muhtaç olmasıdır, cevabını vermiş.

    DERS ALABİLMEK
    Lokman Hekim'e:
    - "Bilgeliğini kimlerden aldın?" diye sorduklarında:
    - Körlerden, cevabını vermiş. Çünkü onlar, yoklamadan adım atmazlar.

    DOMUZ ETİ
    Tarihimizde "Kafkas kartalı" diye geçmiş bulunan İmam Şamil yüz binlerce Rus ordularını birkaç arkadaşıyla yıllarca uğraştıran kahramandır.Üstat Şeyh Celaleddin Efendinin dizi dibinde Tarik-ı Nakşibendiyyenin âb-ı hayat pınarından kana kana içmek suretiyle menaviyatın zirvesine yükselirken, sol eliyle kullandığı kılıcıyla tek başına ordulara göğüs germek gibi bu dünyanın en büyük zevklerine de tatmaktan geri durmamıştır. Az bir kuvvetle uzun yıllar sürdürdüğü mücadelesini, esaretinden sonra aynı şekilde devam ettirmiştir. Ruslara esir düştüğünde; Yemek esnasında, İmam Şamil'in iştahlı iştahlı yemek yediğini gören çar'ın:
    "Kumandan, bu iştahla beni de yiyeceğinizden korkuyorum" demesi üzerine etrafındakilerin kahkahaya boğuşları uzun sürmemiş Kafkas Kartalı:
    "Çar hazretleri kaygılanmayınız. Ben elhamdülillah müslümanım ve domuz eti yemem haramdır."

    FATİH NİYE ÜSTÜN
    Napolyon, S. Helen adasında sürgün bulunduğu sırada 'Fatih mi yoksa siz mi büyüksünüz? Sorusunu soranlara şöyle cevap vermişti:
    Büyüklükte ben onun çırağı bile olamam. Çünkü ben, kılıçla zaptettiğim yerleri henüz hayattayken geri vermiş bir bedbahtım. O ise; fethettiği yerleri nesilden nesile intikal ettirmenin sırrına ermiş bir bahtiyardır.

    GENÇ FATİH
    Bir genç, "Fatih Sultan Mehmed'in resmini neden hep yaşlı bir insan suretinde çiziyorlar" diye sorunca, bir yazarımız şöyle cevap vermiş:
    - Yaptığı işler o kadar büyük ki, bunları genç bir insanın yapacağını hayallerine sığdıramıyorlar

    GÖNLÜMÜ FETHETTİĞİ İÇİN
    Fatihe sorarlar:
    -İstanbulu niçin fethettin?
    Cevap verir:
    -Önce o benim gönlümü fethettiği için!

    GÜNLÜK
    Bir Hristiyan, Ahmed Vefik Paşa ya:
    -Camilerinizde niçin günlük (bir çeşit koku) yakmıyor sunuz? diye sorduğunda,ondan şu cevabı almış:
    -Bizimkiler abdestlidirler. Yellenmezler. Onun için günlük yakmıyoruz.

    HANGİ BORÇ
    III. Mustafa'nın veziri Koca Ragıp Paşa'nın konağında bir Ramazan günü oruç üzerine sohbet yapılıyordu. Ragıp Paşa, orada bulunanlardan Şair Haşmet'e:
    - Haşmet! Senin de borcun var mı? diye sorunca, Haşmet:
    - Evet efendim! diye cevap verdi. Mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş...
    Ragıp Paşa gülerek:
    - Onu sormuyorum yahu, dedi. Oruç borcun var mı, sen onu söyle.
    Şair Haşmet şu cevabı verdi:
    - Paşam, oruç borcunu Allah sorar. Sizin soracağınız, kul borcudur.

    HERŞEYİNİ ALDIM AMA...
    Halet Efendi, kendisine dalkavukluk etmeyen Moralı Osman Efendiyi bir takım basit işlerle Anadolu'da dolaştırır. Ama onun birgün kendisini görmek için geldiğini duyunca, sofaya koşarak karşılar ve gideceği zaman da merdiven başına kadar uğurlar. Olaya şahit olan İzzet Molla:
    - Efendim! der. Bu adama etmediğiniz kötülük kalmadı. Şimdi bu kadar iltifat edişinizin hikmeti nedir?
    Halet Efendi cevap verir:
    - Evet, ben bu adamın herşeyini aldım. Ama üzerinde bir "efendilik" var ki, onu bir türlü alamıyorum. Onu görünce de saygı duymak zorunda kalıyorum

    FATİH SULTAN
    Fatih Sultan Mehmet, adamları ile gezerken, yanına sokulan dilenciye bir altın vermiş. Dilenci parayı alınca:
    -Aman Sultanım, demiş. Koskoca bir padişah, kardeşine bu kadar para verir mi?
    Fatih Sultan Mehmet, nereden kardeş olduğunu sorunca, dilenci:
    -İkimiz de Hazreti Ademin çocukları değil miyiz? demiş. Elbette kardeşiz.
    Sultan Fatih:
    -Bu keşfini sakın başkasına söyleme, diye gülümsemiş. Diğer kardeşlerimiz de pay isterse, sana zırnık bile düşmez.

    İFTİHAR
    Şeyh Şâmil, çarlık idaresi tarafından yakalanıp esir edildiğinde, Çar II. Aleksandır:
    - Sizin gibi büyük bir insanı misafir etmekle iftihar ederim deyince, Şeyh Şâmil in cevabı şu olmuş:
    - Siz benim misafirim olsaydınız, ben daha çok iftihar ederdim.

    İYİ BİR ÇOBAN
    Eski Roma'da eyalet valilerinden biri, Kayser Tiberius'a vergilerin artırılmasını teklif edince, şu cevabı almış:
    - İyi bir çoban, koyunlarının yününü kırpar ama derisini yüzmez.

    KADER
    Fatih Sultan Mehmet, çocukluğunda biraz yaramazlık yapınca, babası olan 2. Murat Han:
    -“Ne kadar yaramaz bir çocuksun, senden adam olmaz” diye çıkışır.
    Orada bulunan ve velâyet sırrıyla kalp gözü açık olan Akşemseddin Hazretleri, hafifçe gülümseyerek şöyle der:
    -Peder ne der, kader ne der.

    KADERİN İCABI
    Kenân Rıfâi ye sormuşlar:
    - Madem ki neticede kaderin dediği oluyor. O halde niçin çalışıyoruz?
    Şu cevabı vermiş:
    - Çalışmak da kaderin icabı olduğu için!

    KARINCA
    Kanuni Sultan Süleyman, sarayın bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların öldürülmesi için Şeyhül İslam Ebussud Efendi'den şu beyitle fetva istemiş:
    Dırahta ger ziyân etse karınca
    Zararı var mıdır ânı kırınca
    (Ürünlere zarar veren karıncaların öldürülmesinde dinen bir zarar var mıdır?)
    Ebussud Efendi bir beyitle cevap vermiş:
    Yarın Hakkın divanına varınca
    Süleyman'dan hakkın alır karınca

    LA HAVLE VE LA KUVVETE
    Meşhur Cimri Paşa atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde "La Havle" (ya sabır!) çekermiş.Bir gün arabasının atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş.
    - Atlarıma ne oldu?
    Seyis, cevabı yapıştırmış:
    - Ne olacak efendim "La Havle" yiye yiye "Vela kuvvete" (kuvvetsiz) oldular.

    MESELE GETİRME DE...
    Rusya sefiri meşhur İgnatiyef memleketine giderken veda için geldiği Yusuf Kamil Paşa'ya:
    -'Efendimize Rusya'dan ne getireyim?' demesiyle Paşa:
    -'Bir mesele getirme de, ben hiçbir şey istemem' dedi.

    MÜJDE
    Harun Reşid in vezirlerinden biri, Behlül Dânâ ya latife yollu takılarak:
    - "Müjde sana ey Behlül, Sultanımız seni, domuzlarla maymunlara çoban tayin etti" dediğinde, Behlül şu cevabı vermiş:
    - Öyle ise kulaklarını aç da emirlerimi yerine getirmeye hazırlan.

    NAPOLYON
    Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon un bir muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:
    - Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zaptetmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca, Napolyon:
    - Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.

    NE İSABET!
    Harun Reşid, bir av sırasında hedefini ıskalayınca, yanında bulunana Behlül Dana Hazretleri:
    - İsabet oldu efendim, demiş. Büyük isabet oldu.
    Ve Halifenin şaşkın bakışları arasında devam etmiş:
    - Yani kuşun hayatı açısından isabet oldu

    NE İŞİ VARMIŞ
    Cumhuriyet'in ilanından sonra, İstanbul’da bir resepsiyon verilir.Tüm dünya ülkelerinin elcileri ve ataşeleri de davet edilir. Davet güzel bir şekilde devam etmektedir, fakat İngiliz ataşesi olan Binbaşının bakışları Mustafa Kemal'in gözünden kaçmaz. Bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir. Ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir.
    Yaver Mustafa Kemal'e şöyle der:
    - Paşam; kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana Mustafa Kemal'in Çanakkale’de babasını öldürdüğünü söyledi.
    Bunun üzerine Mustafa Kemal şöyle der:
    - GİT SOR BAKALIM BABASININ ÇANAKKALE'DE NE İŞİ VARMIŞ ?

    NE YEDİRELİM?
    Lokman Hekim'e:
    -Hastalarımıza ne yedirelim?diye sorduklarında,şu cevabı vermiş:
    -Acı söz yedirmeyin de,ne yedirirseniz olur.

    SİGORTA
    İngiliz Büyükelçisi, eski Türk evlerinin dış duvarlarına asılan "Ya Hafiz" (Muhafaza Eden Rabbimiz) levhalarını görünce dayanamamış ve Keçecizade Fuad Paşaya bunların ne olduğunu sormuş.
    Fuad Paşa İngiliz'in tam anlayacağı dille cevap vermiş.
    - O gördükleriniz, Osmanlı Sigorta Şirketinin levhalarıdır.

    SIR
    Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
    - Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş.
    Vezir:
    - Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış:
    - İyi, ben de bilirim.

    UŞAKLIK
    İngiliz kralı VIII. Edward İstanbul'a Atatük'ü ziyarete geldiği zaman, Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti. Ziyafetten önce,
    -"Bana İngiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur, onu bilen birisini, yahut bir aşçı bulunuz !...dedi.
    Ve nihayet bu sofra merasimini bilen bir zattan öğrenerek sofrayı o şekilde düzene koydular... Akşam kral sofraya oturunca kendisini kral sarayında zannederek memnun oldu. Atatürk'e dönerek:
    - "Sizi tebrik eder ve teşekkür ederim. Kendimi İngiltere'de zannettim" diyerek memnuniyetini bildirdi. Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de halılara dağıldı.
    Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Kral'a :
    - "Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim!" dedi. Bütün sofradakiler Atatürk'ün bu sözlerine hayran oldular. Atatürk garsona da "vazifene devam et" emrini verdi.

    YÜZÜK
    Sultan III. Ahmed Han kendisine hediye edilen çok kıymetli zümrüt yüzüğü, bir gün, divan toplantısında vezirlere göstererek:
    -'Acaba bundan daha kıymetlisi var mıdır?' diye sordu. Hazirûn:
    -'Hayır Efendim, sıhhat ve afiyetle takınız. Bundan daha değerli bir şey olamaz'cevabını verdikleri halde yalnız Nevşehirli İbrahim Paşa itiraz etti:
    -'Bundan daha kıymetli şey vardır padişahım!' dedi. Padişah beklemediği cevap karşısında sordu:
    -'Nedir?'
    -'O yüzüğün takıldığı parmak Efendim' diye cevap verdi.

     

    Öğrenci;
    -Hocam,diye sormuş.İnsan,maymunun gelişmiş şeklidir''diyorlar.Ne dersiniz? Seyid Ahmet Arvasi cevap vermiş.
    -O mantığa göre çınar ağacı da maydanozun gelişmiş şeklidir.


    Yahya Kemal'a "Ankara'nın en çok hangi tarafını seviyorsunuz" diye sorduklarında şu cevabı vermiş:

    -İstanbul'a dönüşünü.


    Lokman Hekim'e:
    -Hastalarımıza ne yedirelim?diye sorduklarında,şu cevabı vermiş:
    -Acı söz yedirmeyin de,ne yedirirseniz olur.


    Sokrat ölüme mahkum edildiğinde esi:
    -Haksiz yere öldürülüyorsun diye ağlamaya başlayınca,
    Sokrat:
    -Ne yani, bir de hakli yere mi öldürülseydim?.


    Bir filozofa sormuşlar:
    -Sansa inanır misiniz?
    -Evet, yoksa sevmediğim insanların basarisini neyle açıklardım.

    Bir toplantıda bir genç M.Akif'i küçük düşürmek için:
    -Affedersiniz, siz veteriner misiniz?
    M.Akif hiç istifini bozmadan cevaplamış:
    -Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?


    Dünya nimetlerine önem vermeyen yasayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karsılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek olanaksızdır. Mağrur zengin, filozofa:
    -Ben bir serserinin önünde kenara çekilmem.
    Bunun üzerine Diyojen kenara çekilerek,gayet sakin su karşılığı verir:
    -Ben çekilirim.


    Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile'ye hasımlarından biri:
    -Efendim,kulaklarınız bir insan için büyük değil mi?
    Galile cevaplamış:
    -Doğru,benim kulaklarım bir insan için büyük ama,seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mi?


    Bir Fransız yazar,Mehmet Akif'e:

    -Kadınlarınızı evden çıkartmadığınız doğru mu?diye sorduğunda Akif:
    -Daha önceleri öyleydi,karşılığını vermiş. Fakat şimdi dışarı çıkarttık ve bir türlü içeri sokamıyoruz.


    Komedyen Eddie Cortar'a,
    -Hastalanınca ne yapmak gerekir?diye sorulduğunda:
    -Mutlaka doktora gidin demiş. Zira doktorun yaşaması gerek.Verdiği ilacıda alın, çünkü eczanecinin de yaşaması gerek. Fakat ilaçları sakın içmeye kalkmayın, zira sizinde yaşamanız gerek..

     

    Grünfeld, çocukken bir profesörden keman dersi alıyormuş. Bir gün profesör:
    - Ben senin yaşındayken bu parçayı çok daha iyi çalardım, demiş.
    Küçük kemancı hemen atılmış:
    - "Demek ki sizin profesörünüz benimkinden iyiymiş."




    Din öğrenmeni hz. ademden bahsederken modern bir aileye sahip öğrencilerden birisi "hocam babam bizim atalarımızın maymunlar olduğunu ve soyumuzun onlardan geldiğini söylüyor" diyince öğretmen sakince şunu söyler ;Ailevi sorunlarınız bizi ilgilendirmez evladım



    Öğrenci;
    -Hoc***diye sormuş.İnsan,maymunun gelişmiş şeklidir''diyorlar.Ne dersiniz? Seyid Ahmet Arvasi cevap vermiş.
    -O mantığa göre çınar ağacı da maydanozun gelişmiş şeklidir.





    Üstad Necip Fazıl Kısakürek bir gün konferans verirken salonda bulunanlardan birisi kürsüye salatalık fırlatır. Salatalığı eline alan Necip Fazıl salondakilere dönerek:
    "- Birisi kimliğini göndermiş, kiminse gelsin alsın" der.




    Sokrat ölüme mahkum edildiğinde esi:
    -Haksiz yere öldürülüyorsun diye ağlamaya başlayınca,
    Sokrat:
    -Ne yani, haklı yere öldürülsem daha azmı üzülecektin?.




    Dostlarından biri, Fransız kralı 15. Lui' ye:
    Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç
    düşündünüz mü? Hiç kimse budalalığı kabul
    etmeyeceğine göre,
    herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
    Kral, alaylı alaylı gülerek:
    Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu
    buluşunuza
    karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.




    Ögretmen ögrencilerine sormus:-

    Allah hepimizin cennete gitmesini istedigi haldeniye cehenneme gönderiyor.

    Çocugun birisi ögretmenin sorusuna soruyla cevap veriyor:

    -Ögretmenim siz bizim 5 almamizi istediginiz halde niye sinav yapiyorsunuz?





    Sultan III. Ahmed Han kendisine hediye edilen çok kıymetli zümrüt yüzüğü, bir gün, divan toplantısında vezirlere göstererek:
    -'Acaba bundan daha kıymetlisi var mıdır?' diye sordu. Hazirûn:
    -'Hayır Efendim, sıhhat ve afiyetle takınız. Bundan daha değerli bir şey olamaz'cevabını verdikleri halde yalnız Nevşehirli İbrahim Paşa itiraz etti:
    -'Bundan daha kıymetli şey vardır padişahım!' dedi. Padişah beklemediği cevap karşısında sordu:
    -'Nedir?'
    -'O yüzüğün takıldığı parmak Efendim' diye cevap verdi.





    Meşhur Cimri Paşa atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde "La Havle" çekermiş.
    Bir gün arabasının atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş.
    - Atlarıma ne oldu?
    Seyis, cevabı yapıştırmış:
    - Ne olacak efendim "La Havle" yiye yiye "Vela kuvvete" oldular.





    Bir toplantıda bazı büyük adamların ölümünden sonra onlara yaşadıkları evlerin bir müze haline getirildiği ve üzerine levhalar asıldığı konu edilirken, toplantıya katılan şair Nazım, Süleyman Nazif'e dönerek: Üstad ben ölünce kapımın üzerindeki levhaya ne yazarlar. Süleyman Nazif gayet ciddi: Kiralık Ev.





    Nail Papatya, “ Evrimciler hakkında ne düşünüyorsunuz “ diyenlere :
    -Dünyanın en vefasız insanlarıdır , cevabını vermiş. Baksanıza kendileri lüks hayat içinde yaşarken , maymun dedeleri hâlâ mağara ve hayvanat bahçelerinde sürünüyorlar.





    Incili Çavus, Osmanli elçisi olarak Fransa Kralina gönderildiginde, elbiselerinin bazi yerlerinde yama varmis. Kral, bunlari görünce dayanamayip:
    * Bana senden baska gönderecek adam bulamadilar mi? diye sorunca,




    Elmalılı Hamdi Yazır'a:
    - Allah dilediğine hidayet verebilir mi? Diye sormuşlar.
    - Evet, verebilirdi demiş.
    - O halde niçin vermemiş? dediklerinde ise şunları söylemiş:
    - Vermediğine göre dilememiş, demektir.
    Incili Çavus:
    * Osmanlilar, adama göre adam gönderirler,cevabini vermis.




    Necip Fazil Kisakürek vapurla Karaköy'e geçerken, yanina biri
    yaklasıp:
    * Üstad, diye sormus. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu,biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik .
    Necip Fazil, okudugu kitaptan basini kaldirmadan:
    * Ne diye vapura bindin ki, cevabini vermis. Yüzerek geçsene karsiya




    Amerikali isadami, Çinliyle alay ederek sormus:
    * Mezarlariniza koydugunuz pirinçleri, ölüleriniz ne zaman yiyecek?
    * Çinli, basini kaldirmadan cevap vermis:
    * Sizin ölüleriniz, koydugunuz çiçekleri kokladigi zaman.





    Bir bilgeye sormuşlar:
    - Bir insanın zekâsını nereden anlarsınız?
    - Konuşmasından, diye cevap vermiş.
    Ya hiç konuşmazsa, demişler.
    - O kadar akıllı insan yoktur ki!




    Necip Fazıl’ın sakal bıraktığını gören biri:
    -“Ayıya dönmüşsünüz”
    der.
    Necip Fazıl:
    -“Öğleyse bende pencereye döneyim”




    Lokman Hekim'e:
    -Hastalarımıza ne yedirelim?diye sorduklarında,şu cevabı vermiş:
    -Acı söz yedirmeyin de,ne yedirirseniz olur





    Cüneyd-i Bağdadi'ye "sabır nedir?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş.
    - Yüzünü ekşitmeden, acıyı yudumlamaktır.





    Hocaya "bal ile sirke uyuşmaz" derler. Niçin uyuşmasın der ve gider yarım okka bal yer, yarım okka da sirke içer, gelir oturur. Yüzünün yemyeşil olduğunu görenler sorar:
    - Bal ile sirke uyuşmadılar değil mi?
    Hoca hiç erkekliği elden bırakır mı?
    - Yo yo onlar uyuştular da, şimdi beni aradan çıkarmaya çalışıyorlar.





    Şair Ebu Dellame ile Halife Mehdi arasında şöyle bir vakıa geçmiştir: Ebu Dellame, Abbasi hükümdarlarına bir kaside takdim eder. Halife kasideyi pek beğenir:
    - Sana bu kasiden için ne caize vereyim?
    - Efendimiz bendeniz bir av köpeği isterim.
    - Bu kadar güzel bir kasidenin caizesi bir av köpeği olur mu?
    - Efendim kulunuz böyle istiyor.
    Halife Mehdi işe şaşar, ama şairi de kırmak istemez:
    - Peki, istediğin gibi sana bir av köpeği versinler.
    - Fakat Efendim bendeniz ava ne ile gideceğim?
    - Hakkın var bir de at versinler.
    - Ata nasıl bineceğim?
    - Doğru, güzel bir eğer takımı da versinler.
    - Efendimiz ata kim bakacak?
    - Haklısın, bir de köle versinler.
    - Ama Efendim ben atı nerede barındıracağım?
    - Bir de ahır versinler.
    - Köleyi nerede yatırayım?
    - Bir ev versinler.
    - Bu kadar halkı ne ile doyuracağım?
    - Bin altın da haçlık versinler.
    - Efendim...
    Halife Mehdi şairin sözünü kesmiş:
    Eğer masrafı idare etmeye bir kethüda, hesapları tutmaya bir katip istersen köpeği geri alırım ha!..




    Fatih, hocası Akşemseddin'e sorar:
    - İnsan açlığa ne kadar dayanabilir?
    Akşemsettin cevap verir:
    - Ölünceye kadar



    Fuzuli ile Ruhi beraberce yürürlerken bir köpek görürler. Ruhi köpeği göstererek;
    'Bu köpekte ne kadar fuzuli' der. Fuzuli hemen cevabı yapıştırır:
    Çünki içinde Ruhi var.


    Geçenlerde kumpircide otururken, salataları, kaşarlı kumpirleri ve kısırları gördüm, o sırada şöyle düşündüm: Kısırlaştırılmış Siyaseti, Kaşar Siyasetçilerden Alırsak, Önümüze Amerikan Salatası Olarak Gelir Ve Biz de Onu Yeriz, Ama Orada Unutulan Birşey Var, O da Çoban Salatası.
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    u235
    u235's avatar
    Kayıt Tarihi: 31/Mart/2008
    Erkek

    Penche1995

     

      Boş işler bunlar. 

  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ehveniser
    ehveniser's avatar
    Kayıt Tarihi: 21/Ağustos/2008
    Erkek

    hocam boş iş olabilir, fakat lazım oluyor özellikle küfürlerde,

    ne biliim 

    mal deyince

    koyum da domal diyor

    çat !

    kalıyosun 

    bunun gibi şeyler işte


    Koca hestiy aya bedenem ?
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    sivil
    sivil's avatar
    Kayıt Tarihi: 05/Temmuz/2008
    Erkek

    sana ne

    saman ye

    :)

  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    stillalive
    stillalive's avatar
    Kayıt Tarihi: 06/Mart/2007
    Erkek

    sivil_padisah bunu yazdı:
    -----------------------------

    sana ne

    saman ye

    :)


    -----------------------------

     

    daha doymazsan

    beni ye

    :)


    Geçenlerde kumpircide otururken, salataları, kaşarlı kumpirleri ve kısırları gördüm, o sırada şöyle düşündüm: Kısırlaştırılmış Siyaseti, Kaşar Siyasetçilerden Alırsak, Önümüze Amerikan Salatası Olarak Gelir Ve Biz de Onu Yeriz, Ama Orada Unutulan Birşey Var, O da Çoban Salatası.
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    noel_baba
    noel_baba's avatar
    Kayıt Tarihi: 02/Ocak/2006
    Erkek

    Şu tam bomba :)

    '' Peder ne der, kader ne der. '' 


    Kral nerde diye Sorma. SENde ..BENde ..SİZde ..Onda Çıplak giyen kral olur ..Taç giyen oturur tahtına::. Emeğe Saygı ..kürtaja hayır!! Soruya bak: Dünyaya Tekrar Gelseniz Ne Yaparsınız ? E dedim ben; Eminim herkez yine aynı şeyi yapar aynı şeyi yaşardı... Hani sözüm ona; ..Ben siktiğim eşşeğin huyunu bilmem mi? die ...E sen söyle bilmem mi usta :)
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Media
    Media's avatar
    Kayıt Tarihi: 08/Mayıs/2007
    Erkek
    laf  dalaşında bildiğin bütün  küfürleri cümle  içersinde  uyumlu bir şekilde kullan .

    ....
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    kerim
    kerim's avatar
    Kayıt Tarihi: 10/Mayıs/2008
    Erkek

    Penche1995

    hocam boş iş olabilir, fakat lazım oluyor özellikle küfürlerde,

    ne biliim 

    mal deyince

    koyum da domal diyor

    çat !

    kalıyosun 

    bunun gibi şeyler işte

    ------------------------------------------------ 

     o öle dedi ya sende veriiimde azına al diiceksin baktın hala zorluor koiiimde dama cık :))


    (:
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Fikret
    Fikret's avatar
    Kayıt Tarihi: 01/Ekim/2007
    Erkek
    öyle ögrenilcek bi$i deil kasma bence bo$una :D kalıpla$mı$ $eylerle zaten bi yere varamazsın :D kendin yapmak istiyosan da yetenek meselesi :D

    screw you guys! i"m goin" hoooome!
  11. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Kumanaga
    Kumanaga's avatar
    Kayıt Tarihi: 03/Nisan/2004
    Erkek
    susda yalamaya devam et

    ⎝Her boku biliyorsun, "Herkes" yazmasını bilmiyorsun.⎠
Toplam Hit: 3764 Toplam Mesaj: 19