Kayıp Kıta Atlantis Ve Mu
-
Biraz araştırma yapmıştım bunlarla ilgili ve dehşete düşürecek şeylerle karşılaştım. Olayın başlangıcı nuh tufanına denk geliyor. baktığım kaynaklara göre M.Ö. 12000 yılları civarı gibi.Olay şöyle başlıyor. Mu ve Atlantis ırkı dünyada ki en güçlü iki ırk Atlantis Avrupalıların atası Mu ise asyalıların atası diyebiliriz. Anlatılanlara göre bu dönemde teknoloji inanılmaz derecede ilerideymiş. Fakat bu iki ırkın savaşa gitmesi sonucu kullandıkları teknolojiden dolayı kıtalar birbirlerinden ayrılmış atlantis suya gömülmüş atlantis halkı avrupaya mu halkıda asyaya gitmek zorunda kalmış. Buun dini boyutuna da Nuh tufanı demişler.
Şimdi konuyu kabacana anlattım beni asıl şaşırtan olaylar ise dahada farklı.Bu olaylardan sonra bazı olağandışı şeyler anlatılır.Öncelikle yeraltı ırklarından bahsedilir.Bu savaştan sonra atlantis ırkını bazı kesimleri yer altında yeni bir medeniyet inşa etmeye başlar buna 'Agarta' medeniyeti demişler ayrıca başkent bile koyup adına Şamballa demişler.(Budist inançda şamballaya inanılır). Olay bu noktadan sonra gittikçe derinleşerek yakın çaga kadar uzunır. 2. dünya savaşı sırasında dahada enteresans şeyler dikkatimi çekti. Albert Ainstein'ın aslında bu yer ırkından yararlandığı söylenilir.O dönemde uçan dairlerinin varlığı kanıtlanmış ve bunların alman yapımı olduğu bilinmektedir. Bu teknolojinin temelini yer ırkına mal ederler. Hatta aralarında şöyle bir anlaşma bile geçtiği söylenir. Yer ırkı yani agarta medeniyeti ile Hitlerin bir anlaşması var 2 dünya savaşı sonrası kaos ortamı çıkartmadığı sürece onları yer altında misafir edebiliceklerinden bahsederler. Bunu şuna dayandırırlar öncelikle 2. dünya savaşı yenilgisinden sonra 200 bin alman halkının birden bire ortadan kayboluşu ve nazilerin lideri Hitlerin ispanya kralının yardımı ile verilen bir gemiyle güney kutup noktasına doğru yolculuk etmesi. Bu yolculuk esnasında onları takip eden amerikan uçaklarının kara kutuların ses kayıtları kutupda aklın almayacağı bir şeyden bahseder. Dönemin cia ajanın bir röportajı da bu olayı doğrular. Dediklerine göre 2 kapı vardır bu yer altı şehrine inmek için birincisi güney kutbu ikincisi himalayaların kalbi.Kendilerince kanıtlarıda vardır.Aklıma gelen kanıtları şunlar :
Yakın zamanda Güney kutbunda bulunan MAMUT lar.
Maya uygarlığına ait tam hatırlayamadığım ismini piramitin yine tam hatırlayamadığım mısırdaki bir piramitin aynısı olması.
Yakın zamanda bulunan güney amerika afrika arası yer altı tünelleri.
Yine yakın zamanda ufoların dünya dışı varlık olmadığının kanıtlanması.
Şimdi sormak istediklerim şunlar.
1- Düşünüldüğü zaman yazının bulunuşu mö 2000 yani 4000 senede teknoloji geldiği noktaya bakarsak mö 12000 yılında dedikleri gibi teknolojinin zirvede olduğu vede nuh tufanıyla herşeyin yerle bir olduğu dogru olabilirmi?
2- Benim bildiğim Kuran da kıyametin kopmasına yakın yeraltından gelecek bir ırkdan bahsedilir bunu deccala yoran var yada mecaz a yoran var bunlar bahsedilenler olabilirmi?
3- Sizce bu olayın doğru olabilirmi yoksa zırvalamamıdır neden?
-
atlantis i bilmem mu kıtasının oldugu düsünülüo
Atatürk de sonralardan bunu araştırmış Türklerin o kıtadan geldiğine dair kanıtlar varmış.
kim bilir gelecekte ögrenilebilir ancak ama olabilitesi olan bişi . asya ya mu dan geçmiş olabiliriz.
TÜRKLERİN ANAYURDU KAYIP MU KITASI MI?
"Efendiler,
Bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında tarih alanında da bir derinliği vardır. Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığınikinci babası Nuh Aleyhisselamın oğlu Yasef'in oğlu olan kişidir." Yeni Aktüel/2-8 ağustos/2005Atatürk 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 130. toplantısının birinci oturumunda yaptığı konuşmada Türklerinkökeni hakkında böyle diyordu. Tesadüfi bir konuşma değildi ve onun Türklerin kökenine ilgisinin devamı da gelecekti...
Atatürk'ün cumhuriyetin ilk yıllarında bu alanda başlattığı araştırmalar, özellikle 1930'ların başında yoğunlaştı. 1930'da Tarih Heyeti'ni oluşturarak Türk Tarihinin Ana Hatları adlı kitabı hazırlattı. 1931'de ise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti'nin kuruluşuna ön ayak oldu ve adı daha sonra Türk Tarih Kurumu olarak değiştirilen cemiyetin çalışma alanını Türk ve Türkiye tarihi olarak belirledi. Kurumun bir yıl sonra gerçekleştirilen ilk genel kurulunda Türk Tarih Tezi kabul edildi.Tez iki ana eksen üzerine oturuyordu; "Türk uygarlığı tarihin en eski uygarlıklarından biridir ve bu uygarlığın kökeni Orta Asya'dır. "
Bu çalışmaların bir ayağının eksik olduğunu düşünen Atatürk, Türk Dil Kurumu'nu da kurdurarak, ulusçuluğun ana öğelerinden olan dil konusunda da derin bir çalışma başlattı. Onun Türk Tarih Kurumu'nun ikinci Dil Kurultayı'nda yaptığı konuşmada yer alan "Güneş" yaklaşımı, sonradan tanışacağı Mu Efsanesinin Güneş kültü ve kendi tezi Güneş Dil Teorisi'yle doğrudan ilintiliydi.
Tarih çalışmaları, Türk tarihinin ana kaynaklarını araştırmak, arkeoloji yoluyla yeni bilgiler sağlamak, tarihte ve bugün ırk karakterlerini antropolojik yöntemlerle saptamak gibi noktalar üzerinde şekilleniyordu.
Tarih ve Dil kurumlarının varlık nedeni de bu temellere yaslanıyordu. Atatürk, uzmanların yabancı meslektaşlarına ihtiyaç duymadan arkeolojik kazılardan çıkacak yazıları inceleyebilmesi ve bu yoldan elde edilecek bilgilerle eski uygarlıkların gerçeğine ulaşmak amacıyla eski dillerin öğrenilmesi için de Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'ni kurdurdu.Orta Asya Uygarlıklarının Kökeni
Türk Tarih Tezi'nde Türklerin kökeninin Orta Asya olduğu resmen dile getiriliyordu. Ama Orta Asya uygarlıklarının kökü neredeydi? Mustafa Kemal bu sorunun yanıtı olabilecek anahtara 1932'de ulaştı. İlkel diller uzmanı ve tarihçi-diplomat Tahsin Mayatepek'in sunduğu ön raporda Güney Amerika uygarlıklarından Maya uygarlığının dil ve kültürleriyle Anadolu ve Orta Asya kültürleri arasındaki benzerliğe dikkat çekiliyordu.
Mayatepek, bu süreci inceleyip Atatürk’e raporlar halinde iletmesi için 1935’de Meksika’ya maslahatgüzar atandı. Çok geçmeden de arkeolog William Niven’in Meksika’da yaptığı kazılarda bulduğu yaklaşık 15 bin yıl öncesine aittabletlerin deşifrelerinden ve ardından James Churcward’ın Hindistan’da bulduğu benzer tabletlerin çevrilerinden Atatürk’ü haberdar etti. O da söz konusu yazarların kitaplarının çevrilmesini emretti. Sağlığı yerinde değildi ama, 1937 yılının önemli bir bölümünü geniş bir kurulca gerçekleştirilen bu çeviriler, üzerlerinde notlar alarak incelemekle geçirdi.(Bu resimler Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarının Cumhuriyetin 60. yılına armağan için hazırladığı” ATATÜRK’ÜN OKUDUĞU KİTAPLAR/Özel işaretleri, uyarıları ve düştüğü notlar” adlı kitaptan alındı. Kaybolmuş Mu kıtası adlı bölümün 376-395 nolu sayfaları arasında Atatürk’ünokuduğu, altını çizdiği ve yanına notlar aldığı bölümleri incelemek mümkün. Kütüphane ya da İş Bankası Kültür Yayınlarına başvurulabilir)
Atatürk’ün özellikle altını çizip notlar aldığı bölümler insanlığın yaratılışı, 64 milyon nüfuslu bir kıtanın batışı, kıtadan göçler ve özellikle de Orta Asya, Uygurlar ve Türklerle ilgiliydi.
Mayatepek başlangıçta bu temelden yola çıkıp raporlarında Amerika ve Meksika yerlilerinin dillerindeki Türkçe sözcükleri incelemiş ve yerlilerin kültürel kaynakları ve güneş kültünün dinlerindeki etkilerine yoğunlaşmıştı.Aztek / Maya / İnka / Asur / Sümer / Akad / güneş kültü örnekleri
Ancak 29 şubat 1936 tarihli 7. raporu çarpıcı bir biçimde başlıyor ve şaşırtıcı bilgilerle devam ediyordu.
“Uygur, Akad, Sümer Türkleri’nin Pasifik Denizi’nde ilk insanların zuhur ettiği Mu’daki büyük medeniyet, dil ve dinlerini cihana yaydıklarına dair yepyeni ve mühim malumatı ihtiva eden rapor: Kuzey Amerikaalimlerinden Cononel James Churcward 4 Kıta eserinde dünyada ilk insanların ilk zuhur ve saadet diyarı olarak Tevrat’ta ‘Gan Edn' ve Kuran’da “Cenneti Adn" namı altında zikri geçen ve Pasifik deniz’indebulunan ‘Mu’ kıtasında ortaya çıktığı ve bu büyük kıtanın 11 bin 500 sene evvel müthiş depremler ve patlamalar neticesinde 24 saatte 64 milyon nüfusuyla denize battığı ve ilk yüksek medeniyetin, dilin ve vahdaniyete dayalı dinin ve fen ilimlerinin Mu kıtasından 70 bin sene önce Maya namıyla çıkarak Asya’da Uygur, Hindistan Naga-Maya, Fırat nehri deltasında Akad, Mezopotamya da Sümer, Kızıldeniz’in batısındaki arazisindeki Mayu ve Etiyopikıtasında Tamil namlarını almış olan Mu çocukları tarafından bütün cihana yayılmış olduğu vesaire hakkında, şimdiye kadar Doğu’da ve Batı’da yayımlanan kitapların hiçbirinde görmediğim çok derin ve 50 sene süren incelemeler mahsulü malumata tesadüf ettim.”Mayatepek Churcward’ın kitabından şunları naklediyordu: “Eski Türklerin ilk vatan ve kökenleri şimdiye kadar bildiğimiz üzere Orta Asya olmayıp, Pasifik Denizi’nde 200 bin sene mevcudiyetten sonra batmış olan Mu kıtası olduğu ve Orta Asya’ya, Mezopotamya’ya, Yukarı ve Aşağı Mısır kıtasına ve Etiyopi’ye Mu kıtasından binlerce sene evvel gelip Mu’daki yüksek kültür ve medeniyetlerini, dil ve dinlerini yaydıkları anlaşılıyor.”
Raporda Mu’ya ait bazı sembolleri açıklayarak dünyanın dört bir yanına dağılan uygarlıkları da anlatıyordu:
“1.Kol: Bu kolu Mu’dan ‘Maya’ namıyla çıkarak Asya’nın doğu kıyılarına ayak bastıktan sonra ‘Uygur’ namıalan Mu çocukları teşkil etmektedir.
2.Kol: Bu kolu teşkil eden Mu çocukları gemilerle ve ‘Maya’ namıyla çıkarak Hindi Çini kıyılarına çıkmışlar ve oradan ‘Burma’ kıtası istikametinden Hindistan’a girerek oralarda, ‘Naga Maya’ namını alıp, bu namda büyük bir imparatorluk vücuda getirmişlerdir ve bu devlet 200 bin sene devam ettikten sonra yok olmuştur. Bu insanların bir kısmı Hindistan'ın batısından gemilerle Basra Körfezi’nin kuzeyinde Fırat Nehri deltasına girerek, bu yerlere ‘Akad’ ve daha kuzeye ilerleyerek bu havaliye de ‘Sümer’ adını vermişler ve kendileri de bu namı almışlardır.”Churcward’ın yapıtı kaynak gösterilerek nakledilen bilgiler arasında şu satırlar da yer alıyordu: ”Uygur İmparatorluğu ortadan kalkmadan önce Türk İmparatorluğu’nun mevcut olmadığı ve bu imparatorluğun, Uygur İmparatorluğu’nun yukarıda izah olunan felaketler neticesinde son bulmasından sonra, 10-11 bin sene evvel ortaya çıktığı ve ırktaşlarımız olan Akadlar’la Sümerler’in Orta Asya’dan değil, doğrudan doğruya 70 bin sene evvel Mukıtasından çıkıp Hindi Çini, Burma, Hindistan yolu ile evvela Fırat deltasına ve müteakibenMezopotomya arazisine yerleştikleri anlaşılmaktadır.”
-
anlattıkların birbiriyle bağlı mantıklı şeyler lakin hiçbirimiz bunun doğru veya yanlış olduğunu sorgulayabilecek ortama sahip değiliz.
-
Mu kıtası zaten asya ile amerika arasında şu anki küçük okyanustur. Hatta kızılderililerin türk olması muhabbetleride burdan yola çıkılarak ortaya atılır Mu halkının amerika kıtasına giden halkı ve asya tarafına gçen halkı.
-
rushOut bunu yazdı:
-----------------------------
Mu kıtası zaten asya ile amerika arasında şu anki küçük okyanustur. Hatta kızılderililerin türk olması muhabbetleride burdan yola çıkılarak ortaya atılır Mu halkının amerika kıtasına giden halkı ve asya tarafına gçen halkı.
-----------------------------benim bildim buzuldan geçtiler ?
-
Hitler, kızıl ordu berline girdiği zaman kafasına sıkarak intihar etmemişmiydi :S
O değilde hacım benim inandığım bi teori var dünyanın kendisini yenileme teorisi diye bişey bu 2012 filmindeki gibi bi olay. Yani geçmiş yıllardada dünya çok yüksek teknolojiyi gördü yüksek teknoloji çevre kirlilğinden tutun işte dünyanın ağzına etti dünyada kendi kendini yeniledi binlerce yıl sonra medeniyet 0dan tekrar kurulmaya başladı bugünde bi ucundan tuttuk mesela küresel ısınmayla kısa bir süre sonra dünya yine berbat bi yer haline gelicek ve dünya kendini yenileyecek kalan insanlar medeniyeti tekrar kuracaklar.. Kıyamete kadar bu böyle gidecek..
Belki saçma gelebilir ama kafam basıyor buna polemik çıkartmayın. birbirine laf etmek için an kollayanlar düzgün dursun !
-
edit.
-
Benim yaptığım araştırmalarda bu şekilde bahsedilyor bilemem neyse sorulara sırasıyla ve neden katarak cevap verirsek daha güzel olur :)
-
mantıklı geldi aslında hacım bu japonya açıklarında falan hatta su altında birsürü yapıt bulunmuştu Türklerle ilgili semboller falan var diyorlardı üzerlerinde bi video izlemiştim demekki çöken kıtanın üzerine olan şeyler olabilir onlar
-
EpheSuS bunu yazdı:
-----------------------------
Hitler, kızıl ordu berline girdiği zaman kafasına sıkarak intihar etmemişmiydi :S
O değilde hacım benim inandığım bi teori var dünyanın kendisini yenileme teorisi diye bişey bu 2012 filmindeki gibi bi olay. Yani geçmiş yıllardada dünya çok yüksek teknolojiyi gördü yüksek teknoloji çevre kirlilğinden tutun işte dünyanın ağzına etti dünyada kendi kendini yeniledi binlerce yıl sonra medeniyet 0dan tekrar kurulmaya başladı bugünde bi ucundan tuttuk mesela küresel ısınmayla kısa bir süre sonra dünya yine berbat bi yer haline gelicek ve dünya kendini yenileyecek kalan insanlar medeniyeti tekrar kuracaklar.. Kıyamete kadar bu böyle gidecek..
Belki saçma gelebilir ama kafam basıyor buna polemik çıkartmayın. birbirine laf etmek için an kollayanlar düzgün dursun !
-----------------------------bu gelişmiş teknoloji için atlantisi örnek gösteriyorlar, birçok din bilim ve astroloji alanında aşırı ilerledikleri ancak adanın batması sonucu herkezin öldüğü .
bide hitler intihar etti de kanıtlanmış birşey yok elde dna vs vs gitmiş de olabilir dicemde o manyak her ülkeye atom bombası attırmadan ölmezdi yakmıştır kendini x) X)
-
rushOut bunu yazdı:
-----------------------------
Benim yaptığım araştırmalarda bu şekilde bahsedilyor bilemem neyse sorulara sırasıyla ve neden katarak cevap verirsek daha güzel olur :)
-----------------------------Kur'an da sanırım şöylede diyordu hocam. Bu Deccal mi yer altından gelecek ırkmı artık her neyse çok zengin olacaklarmış dünyada kıtlık başladığı zaman geleceklermiş ve onların sofrasından bi dilim ekmek yiyen bile cennete giremeyecekmiş