Umutsuzluk Adına

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    SweeneyTodd
    SweeneyTodd's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Eylül/2009
    Erkek


    Yeni yazım dostlar, umarım beğenirsiniz.

    UMUTSUZLUK ADINA

    Üzerimde mental bir yorgunluk vardı. Başım dönüyor ve okuduğum kitaba odaklanamıyordum. Muhtemelen sahip olduğum yüksek kapasiteli zekânın bir bölümünü kaybetmiştim. Bu benim en büyük korkumdu. İnsanları doğuştan sahip oldukları özelliklere göre yargılama gibi bir âdetim yoktur ama zeki insanları diğerlerine oranla hep bir adım önde tutmuşumdur. Gelecek planları yaptığım o günleri nasıl özlediğimi kimse bilemez. Ailem, arkadaşlarım ve mesleğim vardı o planların için ama şimdi hiçbiri yok elimde, hepsi gitti. Sadece Güliz ve şu ucubeden hallice evim var. Çocukluğum da Donnie Darko’dan halliceydi zaten. Bu yorgunluğun sebebi bence senelik izne çıkmam. Senelik izin kaç senelik bilmiyorum, kimsenin de bildiğini sanmıyorum, izinsiz bir şekilde izne çıktım işte. Gün yavaş yavaş doğmaya başladı ve ben de yatağıma dönmeli, gece olduğunda ise tekrar uyanmalı ve hayata devam etmeliyim. Güneş nöbetini vukuatsız bir şekilde aya teslim ederken, uykuya dalar gecenin asaletini gündüzün parlaklığına tercih eden asiler. Kimseye iyi geceler diyemiyorum, ben geceleri uyumuyorum.

    Yıllardır hayatımın düzensizliğinden ötürü, uyku sonrası ereksiyonu yaşayamıyorum. Yaşadığım orgazmların da eski tadı yok zaten, seks bağımlısı bir sevgilimin olmayışı benim için büyük bir avantaj. Sabahtan beri öten telefonda da tamı tamına on beş cevapsız çağrı ve sekiz adet mesaj. Hepsi de aynı, “Burak artık uyan, kendine bir çeki düzen ver…

    Güliz, zayıf uzun boylu bir kızdı. Onunla bir banka kuyruğunda sıra beklerken tanıştık. Sıcak yüzünden fenalık geçirmiş ve kucağıma bayılmıştı. O aralar her şey güzeldi, değildi fakat şimdiye oranla her şey güzeldi. Sonra ise dibe vurdum. Ben de, o da…

    Daha fazla meraklanmasın diye aradım, “Neredesin Burak? Kaç saattir meraktan öldüm,” tarzında şeyler söyledi ama gerçekten merak ettiğinden değil gelecek kaygısı yaşadığındandı. Tek umudumuz, bizdik. Alkolik bir baba ile beraber yaşayamayacak kadar yorulmuştu. Alkolik bir babadan daha iyisi alkolik bir adamdır, o sebepten beni seçtiğini düşünüyorum, aklı ve mantığı yerinde olan bir insan beni seçmez çünkü. İşleri yoluna koyan kardeşimin yaptığı gibi. O çok zengin oldu. Evin dinamosu bendim; herkes benim zengin olacağımı, büyük işler yapacağımı ve kardeşime sahip çıkacağımı düşünürken o herkesi ters köşeye yatırdı, ne yazık ki kimse bunu göremedi. Göremeseler bile hissetmişlerdir o göt olma hissini. Ben ise yüz üstü kalma hissini yaşıyorum, aslına bakılırsa öyle acınacak bir halim yok. Mental yorgunluk bu olsa gerek.  Olduğundan daha kötü olduğunu hissetmek…

    Telefon konuşmasından sonra Güliz geldi. Şarap getirmiş, şarap sevmediğimi bildiği halde. Klasik romantik kadın tripleri işte. 

    “Biz evlenecek miyiz Burak?” dedi, ne diyeceğimi bilemedim. Gerçekten de bilmiyordum çünkü. Sadece sustum, o da beni seyretti. Sorusunu yineledi, “Evlenecek miyiz dedim. Dinle Burak… Son umudum sensin. Senden başka kimsem yok! Anla artık!” sesi hiddetlendi, sonra da ağlamaya başladı. Gözyaşlarını sildim; öptüm, o da beni öptü ve bu birkaç dakika sürdü. Üzerini çıkardım, kendini bana teslim etmişti. Bunu hep yapıyordu, hem duygusal hem fiziksel. Yatağa geçtik ve öpüşmeye orada devam ettik. Birkaç saat süren sevişmemizin sonunda ikimiz de mutlu ayrıldık birbirimizden. Birbirine bağlanmış vücutlarımız başlarda ayrılma konusunda nazlansa da kısa süre içerisinde kabullendiler seksin gerçeklerini. Yataktan çıktım, dolaptan iki bira aldım ve tekrar yatağa döndüm. Biralarımızı yudumlarken arkada, Benim Hala Umudum Var çalıyordu. “Bizim şarkımız çalıyor bak. İyi ki varsın son umudum, tek umudum…” dedi ve beynimde bulunup da fark edemediğim bir bölümü harekete geçirdi.

    Birinin son umudu olma yükünü kaldıramayacak kadar güçsüzdüm. Hoş, Güliz de benim son umudum fakat o halinden gayet memnun. Banyoya gittim ve ayna karşısında bir süre kendimi seyrettim. Koca bir et parçasından başka bir şey göremedim. “Eğer ki umudum olmazsa, istediğim her şeyi yapabilirim,” diye düşündüm çünkü hayatıma anlam katan son parça oydu. Eğer ki peşinden koşacağım ya da son anlarda sarılacağım bir can yeleğim olmadığı gerçeğini kabullenirsem, yüzmeyi öğrenmek zorunda kalırım. Çocuk havuzunda işe yarayan can yeleği dalga havuzunda işe yaramaz. Umudumdan kurtulmalıydım. Hayallerimden kurtulduğum gibi. Onlardan kurtulamadığım, onların beni terk ettiği gerçeğini kabul etmesem de… Umutlarımdan kurtulmalıyım. Son umudundan kurtulmalıyım.

    “Uyuyan Güliz gözlerini açtığında kendini sandalyeye bağlı bir şekilde buldu. Sevgilisi dediği adam ise ona silah doğrultuyordu. Sıkacak cesareti yoktu.” Duvarda duran boy aynasının bana söylediği şey buydu. Korkudan tir tir titreyen kızcağız, “Sana umudum dedim, senin koynuna girdim defalarca!” diye bağırdı sert bir şekilde, birkaç saat önce onu kurtaran hamleyi tekrar denedi ve ağlayarak konuşmaya başladı, “Burak yapma lütfen… Seni çok seviyorum, bak her şey güzel olacak, lütfen yapma…” Sattığım antika eşyaların değerini ve eksikliğini şimdi anlıyorum, Güliz’in eksikliğini de onu vurunca anlayacağım. Vurma işini askıya alma fikrini düşünme işini askıya aldım ve silahı tekrar doğrulttum. “Vur beni Burak… Vur! Eğer benden kurtulmak istiyorsan vur! Umudu olmayan bir insan niye yaşar ki?” dedi son bir nefesle, sonra sustu ve sessizce ağladı. Meditasyon yapan bir ruhani gibi kafasını önüne eğdi, hıçkırıklarını duyuyordum. Kapının sesi hıçkırıkları bastırdı.

    Kapıya yavaşça yöneldi ve delikten baktım, evde olduğumu bilen alt komşunun şişman kızı bana yemek getirmişti. Bunu hep yapar ve ben de her defasında çöpe dökerim, belki de bunun farkındadır ama o hep yemek getirir bana, nedenini soramayacak kadar nazik bir yapım var. Sonra kapı kolunu hafifçe indirdim, silahı belime soktum. Dalgın kafam bağlı bir halde oturan Güliz’i unuttu ve kapıyı açtı. “O ne lan?” der gibi bakan ve çığlık atmak için ağzını açan kızı susturmayı akıl edemdim ve bir anda patladı elimde tuttuğum silah. Apartmanın içinde yankı yapan ses yüzünden birkaç kişi cama, birkaç kişi de apartman boşluğuna çıktı. Fazla vaktim kalmamıştı, hızlı düşünmem ve şu umut konusuna bir çare bulmam gerekiyordu. Kapıyı kapattım, üç defa kilitledim ve üstteki mandalı kapadım. Ağlama şiddeti artan Güliz, “Ne yaptın sen? Ne yaptın? Şimdi ne yapacağız? Şimdi ne olacak herkes sesi duydu, nasıl kurtulacağız, Allah’ım kurtar bizi…” diye bağırırken, ben onlar yerine içimdeki sese odaklanmış, onu dinliyordum. Hapse girersem, Güliz bir avukat tutar ve beni kurtarmaya çalışır, eminim. Hapse girmem dışında da bir ihtimal yok şuan. Bu umut benim peşimi orada da bırakmaz, asla özgür kalamayacağım. Beni sıkan şey dört duvar, elimdeki kelepçeler değil, elimde hissettiğim umut dolu ellerdi. Onu öldürürsem iki cinayetten yargılanacak, bir seri katil olarak hapse girecek bir daha çıkamayacaktım. Planlarım bu yönde değildi oysaki. Eğer ki onu öldürmez, salıverirsem, eli hep ellerimde olacaktı… Kafayı yiyeceğim ve eğer biraz daha yavaş düşünürsem, adam kaçırma ve cinayetten yargılanacağım, bir çıkar yolu yok bu işin. Evin içinde volta atarken Güliz’in öneri ve çare içeren ağıtları devam ediyordu. Ben ise belki de hapis raconuna alışabilme adına voltalar atıyordum -ya da farkında olmadan. Yolduğum saçlarımın yarısı elimde, yarısı da yerdeydi. Kapı zili ısrarla çalınmaya, “Aç ulan kapıyı!” nidaları yükselmeye ve kapı gelişigüzel yumruk ve tekmelerle titremeye başlayınca işin ciddiyetini anladım. Güliz haklıydı, umudu olan bir insan yaşayamazdı ve ben yaptıklarım ile onun umutlarını yok etmiştim. Gerçekçi olmalıyım, olağanüstü bir durum ya da Stockholm sendromuna kapılmazsa bana yardım etmezdi. Umutlarını yok eden birine yardım edilmez çünkü bu benim şahsi fikrim.

    Daha önce hiç bu kadar kendimle çelişmemiştim. Tüm umutlarım gitmişti, umut bulabileceğim ya da bir şeyleri bekleyeceğim tek yer, o malum yerdi.  Sur Düdüğü tek kurtuluş şansımdı. Silahı kafama dayadım ve alt katta yaşayan ismini bilmediğim kıza yaptığımı düşündüm… O kendiliğinden patlar zaten…

    “GÜM!”

    Sur Düdüğünü ya da Mesih’i umutla bekliyorum.Sonsuz boşluk dedikleri bu olsa gerek.

    Kerem YÜKSELOĞLU

    Bir Önceki Yazım: http://www.tahribat.com/Forum-Perileri-Unutun-161919/

    Facebook Sayfam: http://www.facebook.com/notes/irrasyonel-d%C3%BCnya/umutsuzluk-ad%C4%B1na/248527261934969

  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    siyahbereli
    siyahbereli's avatar
    Kayıt Tarihi: 03/Ocak/2006
    Erkek

    Sonlara doğru aklıma dövüş klübü bile geldi. güzel olmuş


    Yapmadıklarınıza pişman olmaktansa, Yaptıklarınıza pişman olun...Yapın pişman olun, yada yapmayın yine pişman olun.
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    exception
    exception's avatar
    Kayıt Tarihi: 20/Aralık/2009
    Erkek
    mükemmel, çok güzel yazıyorsun hocam. sürükleyici bir yazış tarzın var. bu arada şu şekilde olsa daha mantıklı sanki? Güliz haklıydı, umudu ol"may"an bir insan yaşayamazdı ve ben yaptıklarım ile onun umutlarını yok etmiştim.

    A man may be born, but in order to be born he must first die, and in order to die he must first awake. benim ben olduğuma inanmayan murat çömez'e selam olsun :)
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    SweeneyTodd
    SweeneyTodd's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Eylül/2009
    Erkek
    eXceptioN bunu yazdı
    mükemmel, çok güzel yazıyorsun hocam. sürükleyici bir yazış tarzın var. bu arada şu şekilde olsa daha mantıklı sanki? Güliz haklıydı, umudu ol"may"an bir insan yaşayamazdı ve ben yaptıklarım ile onun umutlarını yok etmiştim.

    Çok teşekkür ederim, eyvallah.:) Ayrıca haklısın hocam dediğin gibi kelime oyunları yapılabilir fakat noktalama işaretlerinin farklı işlevleri olduğundan karışmasın diye direk düz yazıyorum. :)

    siyahbereli bunu yazdı

    Sonlara doğru aklıma dövüş klübü bile geldi. güzel olmuş

    Sağolasın hocam. :)

  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    AslanAmca
    AslanAmca's avatar
    Kayıt Tarihi: 25/Eylül/2010
    Erkek

    Okucam yarın işte .D 


    ZalımMadam.10.07.24
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Sherlock.
    r10aldinho
    r10aldinho's avatar
    Kayıt Tarihi: 24/Eylül/2008
    Erkek
    bir iki yerde ozne-yuklem uyumsuzlugu var. guzel olmus, kalemine saglik

    İlk batışını ben gördüm güneşin, Gün dönümüne sen yetiştin, Kaptanı benim bu geminin, En son ben çıkarım, Panik etmeyin ___________________________________________________________ iletisim: www.tahribat.com@gmail.com
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    YasamaK
    YasamaK's avatar
    Banlanmış Üye
    Kayıt Tarihi: 29/Ağustos/2010
    Erkek

    Emeğine kalemmine zamanına sağlık :) biraz uyum problemi var san ki


    SEVİŞİRKEN EN ZEVKLİ OLAN ŞEY.. tamam, dikkatinizi çektim. ne kadar meraklısınız böyle şeylere terbiyesizliğin lüzumu yok yani :D (, sessizce öldürüyor.)
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    SweeneyTodd
    SweeneyTodd's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Eylül/2009
    Erkek
    Sağolun hocalar. Olabiliyor arada, dikkatim dağılıyor bazen düzenleyen editörlerim de yok o sebepten ara çıkıyor böyle hatalar :)
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ltcelik
    ltcelik's avatar
    Kayıt Tarihi: 11/Mayıs/2007
    Erkek

    Öldüresim var bu günlerde kendimi... Nefes almaya dahi mecalim yok... Son paragrafın sıkıcı geldi.. Okumakta ve anlamakta güçlük çektim .. Anksiyetem nüksetti bu günlede ondandır... 

    Annem tabancamı nereye sakladı ki?..


    Din Kitaplarını Okuyup Anlayana Ateist, Okuyup Anlamayanlara "dindar" denir... Nikola TESLA.. ben mi? Ne okurum ne anlarım... Kendi kendime de uyuz oluyorum ama olamıyorum.. "Ama efsaneyi çıkarıp atarsan ve yaptıkları eylemlere bakarsan... ..Jedi'ların mirası başarısızlıktır. İkiyüzlülüktür, kibirdir."
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    SweeneyTodd
    SweeneyTodd's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Eylül/2009
    Erkek
    ltcelik bunu yazdı

    Öldüresim var bu günlerde kendimi... Nefes almaya dahi mecalim yok... Son paragrafın sıkıcı geldi.. Okumakta ve anlamakta güçlük çektim .. Anksiyetem nüksetti bu günlede ondandır... 

    Annem tabancamı nereye sakladı ki?..

    Aman hocam sakin. :)

  11. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    u235
    u235's avatar
    Kayıt Tarihi: 31/Mart/2008
    Erkek

    Hacı kız Stockholm sendromu olmazsa bana yardım etmezdi diyorsunda zaten öncesinde kız onu seven biri sevişen biri.Ayrıca silahı belime koydum demişsin kapıyı acarken ondan sonrada komşu kızını vurdugundan bahsetmişsin.Burda bir kopukluk var.

Toplam Hit: 1958 Toplam Mesaj: 15