




KKTC De 50 Bin Türk, Türkiye`Ye Has.Ktir Pankartı Açtı
-
Knightkib bunu yazdı:
-----------------------------Bikac gündür bakamadım konuya ama kendi adıma son söz olarak bu gün okudugum Kıbrıslı bir köşe yazarının yazısını paylaşmak istiyorum.. Kıbrıs konusunu çok açık ve net bir şekilde anlatmış bir kıbrıslı olarak.
Yazı şöyle :
Nankör Kıbrıslı
Türkiye’de öyle pek yüksek sesle dillendirilmese de yaygın bir kanı vardır: “Şu Kıbrıslı Türkler de amma nankördür ha! Bir de hiç mi hiç sevmezler bunlar bizi!”…
Türkiye’den Kıbrıs’a bakanların, dişlerinin arasından böyle homurdanmalarına neden olan düşünce açıktır aslında: “Yahu, askerse asker verdik, kan döktük o kadar… paraysa para verdik yıllarca… yine de sevmezler bizi…”
Sorunun yanlış sorulduğunu pek düşünmez Türkiye’den bakanlar…
Bunca askerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına maliyetini sorgulamazlar örneğin. Ya da, “bunca yıl akıtılan milyorlarca dolara rağmen Kıbrıs’ın kuzeyinde neden tek bir sanayi tesisinin olmadığını, neden ciddi bir yatırımın olmadığını” sorgulamazlar.
Tuhaf bir düşünce sistematiğine sahibiz…
“Kan döktük o kadar” deniyor ya, sorun herhangi bir TC yurttaşına, Kıbrıs’ta kaç askerin şehit olduğunu bilmez…
“O kadar para veriyoruz” deniyor ya, “o paraların bunca yıl nereye, neye, kimlere harcandığına dair” en küçük bir fikri yoktur. Ha, tabii bu kadar zaman Kıbrıs’a kaç milyon dolar yatırıldığını da ne merak eden ne de sorgulayan vardır.
Osmanlı soyundan gelenlerin 400 yıl önce Kıbrıs’a nasıl yerleştirildiğine; sonra II. Abdülhamit’in Kıbrıs’ı bir arsa gibi İngilizlere sattığına, İngiliz gelene kadar Türklerin, Rumların, Ermenilerin, Maronitlerin kardeş kardeş yaşayıp gittiklerine dair hiçbir fikri yoktur Türkiye’den Kıbrıs’a bakanların.
Bir ülke düşünün. Yurdunuz olduğu söylenmiş. Sonra bir sabah uyanmışsınız bakmışsınız ki, yurt bellediğiniz topraklar bir gecekondu gibi başkasına satılıvermiş.
Sizi oraya gönderen kim? Osmanlı!
Sizi toprağınızla birlikte bilmem kaç yüz bin baş koyun gibi İngiliz’e satıveren kim? Osmanlı!
Hadi gelin de sevin Osmanlı’yı! Hadi gelin de güvenin Osmanlı’ya!
Misak-ı Milli demiş, sınırlar belirlemişsiniz. Katmış mısınız Kıbrıs’ı Misak-ı Milli’ye? Hayır!
Misak-ı Milli’yi Lozan Antlaşması ile perçinlemişsiniz. Lozan’da Kıbrıs’ın İngiliz olduğunu kabul edip altına imza atmış mısınız? Evet!
Ta ki 1950’lere kadar dönüp bakmış mısınız Kıbrıs nedir, Kıbrıs’ta ne oluyor, Kıbrıs’lı ne haldedir? Hayır!
Aha da Misak-ı Milli! Gelen gelsin içeriye, dışarıda kalan başının çaresine baksın demiş misiniz? Evet!
Ondan sonra “Kıbrıs Türk’tür Türk kalacak! Diyorsanız…” Siz olsanız sever misiniz o Türkiye’yi? Siz olsanız güvenir misiniz o Türkiye’ye?
1960’da Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken, bu Cumhuriyetin toprak bütünlüğünün, bağımsızlığının “garantörlüğünü” üstlenmiş misiniz? Evet!
Yunan Cuntası mızıkçılık yapıp, Rum Faşistler eliyle Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Anayasal düzeni yıkmış mı? Evet!
Ve siz Adaya “Kıbrıs Cumhuriyetinde Anayasal düzen yeniden tesis edilene kadar” olmak kaydıyla garantörlük haklarınıza dayanarak müdahale etmiş misiniz? Evet!
“Aldım” demiş misiniz? Hayır!
“İşgal ettim” demiş misiniz? Hayır!
“İlhak ediyorum” demiş misiniz? Hayır!
“Kıbrıs Cumhuriyeti’nde” demişsiniz, “Anayasal düzen yeniden kurulana kadar” demişsiniz, “Kıbrıslı Türklerin ve Rumların can ve mal güvenliğinin sağlanması için” demişsiniz…
Başka tek kelime fazlanız yok!
Peki ne yapmışsınız ondan sonra?
Adayı bir somun gibi ikiye bölmüşsünüz! Kuzeyinde önce bir Federe Cumhuriyeti kurmuşsunuz. Doğru mu? Doğru!
“Federe Cumhuriyet” demişsiniz, neden? “Çünkü eğer Kuzeyde Bağımsız bir devlet kurmaya kalkışırsak, bu BM hükümlerine göre açıkça bir suçtur! Çünkü BM Güvenlik Konseyi Kararı der ki, “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bölmeye ve Kuzey’de ayrılıkçı bir oluşum kurmaya yeltenmek, hele ki bunu TANIMAK suçtur”…
Dikmişsiniz bu Federe Devletin başına bir jandarma, gelmişsiniz 1983’e… Doğru mu? Doğru!
1983’te bir oldu bittiye getirerek, BM tarafından açıkça suç sayılan bir fiili gerçekleştirip, Kıbrıs’ın Kuzeyinde “bağımsız bir devlet” ilan ettirmiş misiniz? Evet! Başına da aynı jandarmayı dikmiş misiniz yine? Evet!
Almış mısın tüm uluslar arası platformlarda başına bela olan bir Kıbrıs sorununu? Evet!
1983’ten bu yana tek ama tek bir muz cumhuriyetine bile “tanıtabilmiş misin” KKTC’yi? Hayır!
Peki sen resmen tanıyabilmiş misin? Orası biraz şaibeli! Çünkü bir devletin, bir başka devleti “resmen” tanıyabilmesinin koşulu belli: En üst organ olan Parlamento Kararı!
Var mı elinde TBMM kararı KKTC’yi resmen tanıdığına dair? E yok, tanır gibiyiz ama… Hani gözümüz bir yerden ısırıyor cinsinden!
Sanayicin gidip bir çivi çakmış mı “yavru vatana?” Hayır! Ama gidip kumarhaneler, kerhaneler kurmuş mu “Türkiyeli yatırımcın”? Evet…
Kıbrıslı Türkler girebiliyor mu o kumarhanelere? Hayır! Çalışabiliyor mu oralarda? Hayır! Neden? Eh, Hatay’dan ucuz işçiyi kaçak olarak sokmak daha hesaplı çünkü!
10 bin, 20 bin, 30 bin, 40 bin, 50 bin… Anadolu’nun yaylalarından kopartıp getirmiş, doldurmuş musun Onbinlerce bağrıyanık garibanı? Evet…
Gönderdiklerine, Rum’dan kalan malları hiçbir uluslar arası geçerliliği olmayan tapularla itelemiş misin? Evet…
Nüfus yapısını değiştirmiş misin Adanın? Eeee… Böyle ifade etmeyelim bunu… Olur!
Şimdi o garibanlar, bir türlü uyum sağlayamadıkları Adada, ellerindeki sahte tapular gitmesin diye oy depona dönüşmüş mü? Evet!
Adada sen kimi işaret edersen ona oy verecek bir kitle oluşmuş mu? Evet! Bizzat Serdar Denktaş demiş mi “kelle başı hesaplanıyor oy fiyatları, biz alabildiğimiz kadarını almaya çalıştık” diye? Evet!
Kıbrıslı gençler sanayisi, özel sektörü olmayan bir ülkede devlet kapısında memur olmaya mecbur edilmiş mi? Evet! Memuriyet bulamayan sokaklarda hayta beygiri gibi dolanmaya mahkum mu? Evet!
Sanayisi, özel sektörü olmayan ülkede, toplumun tamamına yakını memurlaştırılmış mı? Evet! Başka şansları var mı bu insanların? Hayır! Her gün 5 bin Kıbrıslı Türk, Güney’e Rum kesimine geçip çalışmak zorunda kalıyor haberin var mı? Hayır!
Hiçbir şey üretmeyen bir ülkeye, dünyayla bütün bağlarını kopartıp, ticaretini de engelledikten sonra bütün ürettiğin malını yığıp itelemiş misin? Evet!
Tüm üretimini engelleyip, sadece Türkiye’nin gönderdiği malları tüketmeye zorlamış mısın? Evet!
Yani adamın elini kolunu bağlayıp, “illa benim verdiğimi, üstelik istediğim fiyattan verdiğimi yiyeceksin” demiş misin? Evet!
Narenciye üretene, “gerek yok seni narenciyeye boğarım”, domates üretene “gerek yok seni domatese boğarım” demiş misin? Evet! Tarımın ve hayvancılığın çanına ot tıkamış mısın? Evet!
Yunanistan Güney Kıbrıs’a tankerle su taşırken, sen İsraile Manavgat suyunu nasıl satarım diye düşünürken, kuş uçumu 5 dakikalık mesafeye iki ton suyu götürebilmiş misin? Hayır!
Sözde “Bağımsız” ülkenin vatandaşları; eğitim, iş bulmak veya gezmek için kendi pasaportları ile gidebiliyorlar mı bir başka ülkeye? Hayır!
Ya TC pasaportu veya Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu almaktan başka şansları var mı? Hayır!
Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu alana “Hain” diyor musun? Evet!
En yurtsever Denktaş Bey’in torununun bile Rum pasaportu var mı? Evet! “Rumcu” Talat ve sülalesinin “Rum” pasaportu var mı? Hayır!
Kıbrıs’ta 50 bin askerin ne yapıyor haberin var mı? Hayır!
Kıbrıslının polisi bile İçişleri Bakanlığı’na değil TSK’ya bağlı haberin var mı? Hayır!
“Barış Kuvvetleri Komutanı” tepesi atarsa Kıbrıslının seçtiği Başbakanı azarlayıp “Türklüğünü ispat et” diyebiliyor, haberin var mı? Hayır!
Haklısın canım kardeşim! Bu Kıbrıslı Türkler de çok nankör!"
Sinan Dirlik
-----------------------------
adam ne güzel açıklamış, bizim ülkemizde bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olup burada yorum yapan kendini bilmez gavatlara duyrulur. -
bende onlara hasiktir çekiyorum türkiye kıbrısa geçen yıl 1 milyar dolar para aktarmış nerdeyse biz besliyoruz koca adayı
-
amma büyüttünüz olayı ha :|
-
kalemlik bunu yazdı:
-----------------------------bende onlara hasiktir çekiyorum türkiye kıbrısa geçen yıl 1 milyar dolar para aktarmış nerdeyse biz besliyoruz koca adayı
-----------------------------
yukarda adam bir makale yazmış, orayı bir oku, biz besliyorsak zorunlu olarak besliyoruz, nedeni ne, etkili bir dış politika uygulayıp kuzey kıbrısı özgürleştirebildik mi? biz besliyorsak yine suçlusu biziz. osmanlıdan beri yuvarlanan bir sürü hata sinsilesi... o gösteride kendini bilmez pankart açanları tabiki kınamak lazım, ama üç beş şerefsizin yaptığını genele vurmamak lazım. -
boyle zihniyet olurmu ya bizim paralarimiz ile yasiyolar orda adamin kan alirlar bi taraflarindan karismis tohumlara bakin
-
http://www.youtube.com/watch?v=-LwdmEm-7Uw lutfen pasanin soylediklerini iyi dinleyin.
sonrada bakin Cuneyt Ozdemirin yazisi var asagida;
"N’apan be güçlüğüm, eyisin?
Benim için Kıbrıs bir aile meselesidir. Mesela hafızamda çocukluğumla ilgili ilk anı Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’na aittir. Ben henüz 4 yaşımın keyfini sürerken bir yaz günü o alayın meydanına ‘cemse’ler gelmiş babalarımız, ailelerimizle son kez vedalaşıp Kıbrıs’ı kurtarmaya gitmişlerdi. Babam, Beş Parmak Dağları’na inen komando birliğinin arasındaydı. Günlerce dağların arkasında mahsur kalanlar vardı ya işte onlardan biri...
İkinci harekât düzenlendikten aylar sonra eve geldiğinde Kıbrıs’ta ne olup ne bittiğini hiç anlatmadı. Yıllar sonra bir gazeteci olarak belgeselini çektim. ‘Herkesin Babasının Anlatacak Bir Hikâyesi Var’ adındaki belgesel sayesinde adayı bir kez daha gezdik. Şehit arkadaşlarının mezarlarını ziyaret ettik. İlk kez savaşı ve savaşta yaşananları anlattı. Ağladı. Sustu.
Aile meselesi dediysem Kıbrıs meselesi sadece babamla sınırlı kalmadı. Ablam Kıbrıslı bir gence âşık oldu ve 20 yıl sonra babamın kurtarmaya gittiği adanın Türk tarafında yaşamaya gitti. Bu vesileyle 20 yıldır bir ayağımız Kıbrıs’ta. Her yıl gidip geliyoruz. Lafı dolandırmayalım; Kıbrıslıları çıkartırsanız, Kıbrıs dediğimiz yer büyük bir askeri kışladır. O kadar çok yasaklı alan vardır ki insan hâlâ savaş devam ediyor zannedebilir. Güney belki Kıbrıs’ın yarısını kaybetmiştir ama savaş travmasını atlatıp yeni bir hayat kurmuştur. Kuzey ise o bitmeyen savaşta sıkışıp kalmıştır. Her savaş ekonomisinde olduğu gibi karapara patlamış, kumarhaneler koskoca adanın tek gelir kaynağına dönüşmüştür. Yanlış anlaşılmasın Kıbrıslı Türkler değil pek çok kumarhaneyi Türkiye’den giden isimler işletir.
Toplu taşıması olmayan, ticareti geliştirilmeyen, üniversitesi çok, turizmi yok ve tek hedefi Türkiyelileştirilmek olan bir ülkedir. Devlet dairesi dışında insanlara yaşam alanı kalmamış açık bir yara gibidir.
Kıbrıs’ın kuzeyini aldık belki ama hiçbir zaman aldığımız toprakları Kıbrıslılara geri vermedik. Kıbrıs’ın bir ülke, Kıbrıslıların bir kültürü, dili olduğunu görmezden geldik.
Şimdi buna itiraz edenlere kızıyor Başbakan... Fırça atıyor, üstten bakıyor, Kıbrıslıları cezalandırmaktan bahsediyor.
Babam uğruna savaştı, ablam âşık oldu yerleşti ama yetmedi. Birimizin bu durumu sadece Başbakan’a değil bu ülkeyi yöneten tüm siyasilere anlatması gerekiyor; Kıbrıs Türkiye’nin rehin aldığı hor görülecek bir iç ülke değildir. Kıbrıs Kıbrıslılarındır"
http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/35/news/47549/PageName/KIBRIS_HABERLERI
demekki bizi dogru anlayanlarda varmis... umitsiz degiliz yani.
-
kıbrıs'ın tek kurtuluşu var.türkiyenin ili olmalı bize ait kısmı.başka türlü olmaz.çünkü oradaki rumlar türklerle yaşamayı istemiyor.bu şekilde de kıbrısı kimse tanımıyor.yani sanayi kursan ne olacak ? kimseye bişey satamadıktan sonra.
ayrıca yukarıda yazı yazan gazeteci tam saçmalamış.tarihi bilgisi konusunda derin şüphelerim var zira yazdığı yazı hiç bir tarihi gerçeği yansıtmıyor.özellikle fethedilen yerlere Osmanlı vatandaşlarının ne şartlar altında yerleştirildiği ve kıbrıs'ın ingilizlere neden üs olarak verildiği konusunda.
-
daha önce tartışması olmuştu bizim kıbrısa girmemiz kıbrıstaki ibneler için değil akdenizdeki denetimimiz içindir.
-
keske turkiyedeki tum oh!nelerde senin kadar durust olabilse.
-
zumsuk bunu yazdı:
-----------------------------
dipnot : adada aten 270 bin falan nüfus var..5te bilemedin 6 da biri sokağa dökülmüş.
-----------------------------İstanbul Sultanbeylinin Nufusu 1 milyona yakın xD